Sunflowers Sheramy Bundrick’in yazdığı, Van Gogh’un son iki senesini anlatan bir roman. Bu zamana kadar Van Gogh hakkında okuduğum kitapların aksine yazar gerçeklerden daha çok bir kurguyla yazmış bu kitabı. Sunflowers aslında bir aşk hikayesi. Zamanının standartlarını aşan ve ne […]

Genelde okumadığım bir tür olan Ulviye Alpay‘ın Şarap Kadın adlı romanı, biraz önyargısız okuyunca aslında hiç de fena değildi. Tam bir yaz ayı kitabı oluşu ve neredeyse hiç okumadığım Türk bir yazar okumanın verdiği değişiklik de hoş oldu. Şarap Kadın, […]

Jarek Puczel 1965 yılında Poloya’da doğmuş ve yine ülkesinde sanat pedagojisi okumuş bir ressam. Dünyanın birçok yerinde sergilenmesine rağmen eserleri ile çok geç tanışmak gerçekten sinir bozucu bir durum. Neyse, buldum en nihayetinde! Aşağıda gördüğünüz resim Puczel’in en beğendiğim eseri. Diğer […]

Gecenin kendinden geçireni oldu bu fotoğraf, dakikalarca takılıp kaldım sanırım. İsmine de, rengine de, kompozisyonuna da, her şeyine aşık oldum. İyi de oldu gece gece, ihtiyacım varmış. Canım sanat, nelere kadirsin! Bu şahane eserin yaratıcısı ise Don Hong-Oai. Çin olsun, […]

1891 yılında Oscar Wilde tarafından yazılan Salome, üç sene sonra İngilizce’ye de çevrildi. İncil’deki bir hikayeyi anlatan oyun ilk kez 1896’da Oscar Wilde hapisteyken sahnelendi. İngiltere’de 40 sene boyunca yasaklı kalan oyun, elbette birçok insanın ilgisini çekti. Birçok eleştirmenin farklı farklı […]

Lisedeydim, çoğu genç kız gibi aşk acıları içinde kıvranıp duruyordum. Parmaklarım uyuşana kadar yazılar yazıp sabahı buluyordum. Ankara’nın kasvetli havası da hiç yardımcı olmuyordu… Birkaç ay bu sersem durum hiç bitmeyecekmiş gibi devam etti, derken Oruç Aruoba girdi hayatıma. Hayatımı […]

Şu yaşıma geldim (inanın çok olmasa da az da değil bence) bugüne kadar hiç Paul Auster okumamıştım. Birkaç gün önce nihayet önemli kitaplarından biri olan “Görünmeyen”i (ne yazık ki Türkçe çevirisini) okudum ve bu zamana kadar Paul Auster okumadığım için birazcık […]