İlk kez Edith Wharton okuyorum. Başta Masumiyet Çağı olmak üzere eserleri hakkında müthiş şeyler duymama rağmen hep ertelemiştim. 1862 ve 1937 yılları arasında yaşayan Amerikalı yazar, 1921’de Pulitzer kazanan ilk kadın yazar olarak da tarihe geçmiş. İyi ki okumuşum. Müthiş […]

Yazın gelişiyle konserdir, etkinliktir derken ağır romanlara kafa yoramaz olunca hemen yaz kitaplarının peşine düşüyorum. Keyifle okunacak ve yormayacak kitaplar listesine bu yaz polisiye romanlar da eklemiştim. Okuduğum ilk polisiye ise daha önce hiç okumadığım Al Rennie’nin Clearwater Günlükleri adlı […]

Polonya asıllı İngiliz yazar Joseph Conrad’ın 1897’de yazdığı öyküsü Dönüş kısa öykülerin aslında ne kadar çarpıcı olduğunu tekrar hatırlattı bana. Kitabı okurken aslında hepimizin ne kadar aynı, hepimizin ne kadar aciz olduğunu düşündüm. İşte tam da bu yüzden müthiş bir […]

Saplantı adlı roman Cenk Kayakuş‘un ikinci romanı. Yazar oldukça genç, 1986 doğumlu ve dijital reklam alanında çalışıyor. Kitap genelde okuduğum türden bir kitap değil görebileceğiniz gibi. Bu aralar kendimi farklı şeyler okumaya itiyorum bol bol. Bu kitabı da tanıtım videosunu […]

Anton Çehov, Kabuğuna Sinmiş Adam ile edebiyatın ne kadar enfes bir şey olduğunu tekrar hatırlattı bana. Bazen öyle bir kitap okursunuz ki hayatın yükü birden hafifleyiverir, kendinizi hiç olmadığınız kadar iyi hissedersiniz. İnsanın içini kurcalayan ancak etrafına bir türlü anlatamadığı […]