Joaquín Sorolla geçtiğimiz günlerde keşfettiğim ve etkisinden kurtulmak istemediğim bir ressam oldu, sizinle de paylaşmak istedim. Sorolla İspanya’da hayli ünlü olsa da dünya çapında ne yazık ki yeteri kadar tanınmıyor. Resimlerini gördükten sonra neden tanınmadığını bir türlü anlayamadım açıkçası. Işığı böylesi bir şekilde tuvale aktaran bir ressamın herkesin dilinde olması gerek diye düşünüyorum.

Fırçasıyla Güneş saçan ressam: Joaquín Sorolla
Joaquín Sorolla 27 Şubat 1863’de İspanya’nın Valencia şehrinde doğdu ve henüz iki yaşındayken annesi ve babasını kaybetti. Kız kardeşi ve kendinisi akrabaları büyüttü. Genç yaşta resme olan yeteneği sayesinde bu alanda eğitim görmeye başladı. Yirmi iki yaşındayken bir burs kazanarak İtalya’da 4 yıl boyunca resim eğitimi aldı ve bir dönem Paris’te kaldı. 1888’de Valencia’ya geri dönen ressam, gençken tanıştığı Clotilde García del Castillo ile evlendi ve Madrid’e taşındı. 1895’te üç çocukları vardı ve ressam artık çeşitli ülkelerde ödüller kazanıyor, resimleri uluslararası sergilerde yer alıyordu.
İlk büyük başarısını Another Marguerite (1892) adlı resmi ile Madrid ve Chicago’da aldığı ödüller ile yakaladı. 1894’te yaptığı The Return from Fishing adlı resmi Paris Salon’unda o kadar çok beğeni topladı ki Musee du Luxemburg için devlet tarafından satın alındı.

Bu resmin önünde dakikalar harcadık eşimle. O kadar büyüleyici ki denizin, yelkenlerin sesini ve insanların nefeslerini bile duyabiliyor insan. Fotoğraf ne yazık ki hakkını veremiyor.
Sad Inheritance ve sonrasında gelen başarı
Ressamı asıl ününe kavuşturan resimlerden biri de 1899’da yaptığı Sad Inheritance adlı çalışması. Bu resim Valencia’da bir keşişin gözetiminde denize giren sakat çocukları konu ediniyor. Sanatçı bu resimle 1900’da Paris’te ve 1901’de Madrid’de onur madalyası kazanıyor. Bu resim üzerine çalışırken, hazırlık olarak yaptığı iki yağlıboya çalışmasını da John Singer Sargent ve William Merritt Chase’e hediye ediyor. Bu resmin bir diğer özelliği de ressamın yaptığı son sosyal konulu resmi olması.
1906’da Paris Galeries Georges Petit’deki özel sergisi önceki tüm başarılarına gölge düşürerek Fransa’nın en yüksek dereceli sivil nişanı Légion d’honneur’a layık görülüyor. Sergide yaklaşık 500 eseri yer alan ressam eleştirmenleri büyülerken, finansal açıdan da büyük başarı elde ediyor. 1909’da New York’a davet edilen sanatçı sergisinde 356 resmine yer veriyor ve bunun 195’i satılıyor. Sorolla bu başarıdan sonra Amerika’da beş ay geçiriyor ve zamanının Amerikan başkanı William Howard Taft dahil olmak üzere yirmiden fazla portre resmediyor.

Museo Sorolla
1920’de evinin bahçesinde bir müşterisinin portresini yaparken felç geçiren ressam 1923 yılında hayata veda ediyor. Vefatından sonra eşi Clotilde Garcia del Castillo resimlerinin çoğunu İspanya’ta bırakıyor ve bu koleksiyon Museo Sorolla‘nın kurulmasını sağlıyor. 1932’de açılan müze sanatçının Madrid’deki evinde yer alıyor.
Ressamın eserlerine göz atmak isterseniz şu bağlantıları kullanabilirsiniz: Google Arts and Culture: Sorolla, WikiArt: Sorolla.
Bir de hazır hayallerde İspanya’ya gitmişken Miguel de Unamuno’nun Sis adlı klasiğine göz atın derim.