Franz von Stuck’tan Oscar Wilde’ın Salome’si

1891 yılında Oscar Wilde tarafından yazılan Salome, üç sene sonra İngilizce’ye de çevrildi. İncil’deki bir hikayeyi anlatan oyun ilk kez 1896’da Oscar Wilde hapisteyken sahnelendi. İngiltere’de 40 sene boyunca yasaklı kalan oyun, elbette birçok insanın ilgisini çekti. Birçok eleştirmenin farklı farklı yorumlar yaptığı oyun hakkında kimse net bir görüşe sahip olamıyor gibi görünüyor. Ancak Salome zamanında ve sonrasında popülerliğinden hiçbir şey kaybetmeden sanat sever insanlar arasındaki yerini sağlamlaştırdı.

salome oscar wilde

Oscar Wilde‘ın 1891 yılında yazdığı oyunu Ankara’da seyretmiştim. Şiddetle yanlısı olmasam da kızamadığım bir karakter Salome. Herkes aşkı kendince yaşıyor ne de olsa, ya da Salome’de de görüldüğü gibi bir durumla karşılaşıyoruz. Türk milleti olarak çok da uzak kaldığımız durumlar değil bunlar. Belki bu yüzden ona kızamıyorum diyeceğim ama dünya çapında çoğu kimse Salome’ye kızamıyorken Türklükle bağdaştırmak olmaz şimdi. Oyundan önce kitabı okumuş ve çok sevmiştim. Oyunu izledikten sonra daha çok sevdim.

Franz von Stuck ve Salome

Salome özellikle sanat çevrelerinde birçok kişiyi etkilemeyi başardı. Oyun popüler kültürde farklı formatlarda da gün yüzüne çıkmaya başladı. Operadan sinemaya, müzik videolarından resimlere kadar her yerde kitabın etkilerini görebilmek mümkün. Nick Cave Salome başlıklı beş bölümlük bir oyun yazarken The Smashing Pumpkins ve U2 da bu karaktere şarkılarında ve kliplerinde yer verdi. 2009 yılında Fatale adlı bir bilgisiyar oyunu da Oscar Wilde’ın yazdığı bu oyundan ilham almıştı. Birçok ressam Salome’yi anlatan resimler yaptı. Ben galiba en çok Franz von Stuck’un yaptığı resmi beğeniyorum.

Salome Franz von Stuck

1863 ve 1928 yılları arasında yaşamış, aynı zamanda bir heykeltraş ve bir mimar da olan Franz von Stuck, 1906 yılında yaptığı Salome resmi ile ünlenmiş olmasa da, benim açımdan en iyi resmi odur. Oyunu da fazlaca sevdiğimden kaynaklanıyor olabilir elbette, çok emin değilim. Tutku, aşk, hırs dolu bir kadın ve şehvet oldu dansının sonunda kazandığı, bir tepsinin içinde Yahya’nın kafası. Bunu bu kadar güçlü anlatabilen daha iyi bir resim olamazdı sanırım! Oyundan, aklımdan çıkaramadığım bir replikle bitireceğim yazıyı;

“Kral, ben Yahya’nın kafasını istiyorum!”

Menüye dön