Zarife Deniz Kavukçuoğlu’nun okuduğum ilk kitabı oldu. Daha önce Moda’da gezinti adlı kitabını sevgili Zimlicious‘tan duymuş ve yazarı merak etmiştim. Bundan sonra sırada yazarın Gökçeada-Bademli / İmroz-Gliki üzerine yazdığı, kurgu dışı bir kitap olan Hüzün adasında Bir Köy var. Ama şimdi gelelim Zarife’ye.

Zarife, “zengin adamların yanındaki o güzelim genç kızlardan” biri. Bir oturuşta okunacak, kısa ve sürükleyici bir kitap bu. Zarife, hayli fakir hayatından sıyrılıp pırıltılı hayatlara göç etmek isterken yolu bir gazeteci ile kesişir. Tanışmaları oldukça kısa sürer. Birbirlerini yıllarca görmeyeceklerdir. Ta ki gazeteci Zarife’nin barda, masanın üzerinde dans ederken çekilmiş bir fotoğrafını görüp, onun hakkında bir yazı yazana kadar. Yazıyı tamamen tesadüf eseri okuyan Zarife gazeteciye ulaşıp onunla buluşmak istediğini söyler. Buluştuklarında da ona tüm hikayesini, olanca sadeliğiyle anlatır. Bir çırpıda bitecek kısa bir roman arıyorsanız öneririm. Keyifle!
Hep ciddiye alırmış gibi yaptılar. Öyle göründüler. Ne annem babam, ne patronum, ne arkadaşlarım, ne de sevgililerim… Kimse beni can kulağıyla dinlemedi… Dinlemek istemedi… Ama ben herkesi dinledim… Önce annemi, babamı, kardeşlerimi dinledim… Zaten içinde olduğum, yaşadığım, bildiğim sorunlarını anlatıyorlardı bana. Arkadaşlarım, sevgililerim, birlikte olduğum başka erkekler de… Herkesin yaşamı kendince en önemliydi. Ya benim yaşamım, ya benim sorunlarım?
Oğlak Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Zarife – Deniz Kavukçuoğlu
“Teknenin burnunda ayakta duran bir grup kızla konuşurken, bir ara eskiden izlediğim Türk filmlerinden sahneler canlandı gözümde. O filmlerde de böyle görüntüler vardı. Mutlu çiftlerin yaşamlarına, ‘metres’ denen kötü kadınlar girerdi… Saçları sarıya boyalı, dudakları kırmızı rujlu, kirpikleri takma, kalçaları büyük olurdu bu kadınların. Erkekleri ağlarına düşürürler, sülük gibi kanlarını emerlerdi. Namuslu, temiz, sadık karıları evde çocuklarla uğraşırken, bu kötü kadınlar, onların kocalarıyla danslarda, balolarda, yatlarda gönül eğlendirirlerdi. Fakat teknedeki bu genç, güzel kızların hiçbiri filmlerde izlediğim o kadınlara benzemiyordu.”
Bildiğimizi sandığımız, kimileyin burun kıvırarak kimileyin üzülerek konuştuğumuz o kızların, zengin adamların yanındaki o genç kızların öykülerinin bambaşka bir yüzünü anlatıyor Zarife bize. Ne sandığımız gibi bir kader kurbanı ne de arsız bir sarmaşık… Herkesin adını koymadan, açıkça konuşmadan üstüne anlaştığı bir statü…
Deniz Kavukçuoğlu, toplumsal durumun derinine inerek bakıyor Zarife’ye ve “o” kızlara.
Bu kitap Oğlak Yayınları ve Ruhu Doyuran Kitaplar’dan biri. Siz de bu okuma projesinde bana katılın; edebiyatın ve yemek kültürünün hayatımıza neler kattığını birlikte keşfedip keyfini çıkaralım.