Yusuf Atılgan, ne desem yalan!

Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Aylak Adam hakkında etrafımdaki çoğu insan “Aaaa süperdir! Ben hastasıyım.” dese de gerisini getirmediğinden, az çok kıllanıyordum, ancak adını fazlasıyla sevdiğimden illa ki okuyacağım diye inat etmiştim. Aylardır kitaplığımda bekledikten sonra niyahet bitirebildim. Sevdim mi sevmedim emin değilim ama iyi ki okudum.

Yusuf Atılgan aylak adam

Cici kızlarımızın neden serserileri sevdiği, serserilerin aslında sandığımızdan daha farklı değil de sonuçta insan olduklarını değişik bir bakış açısından görmek aslında epey eğlenceli oldu. “Aylak Adam’ı böyle mi yorumluyorsun?” diyecekleriniz olabilir. Evet böyle yorumladım diyebilirim ben de… Bencil, biraz entel, başına buyruk paralı bir karakter ve hayatındaki kadınlar. “Aylakım ben!” diye gezip kadın peşinde koşmak ve entel tarafını doyurmaktan başka bir şey yapmıyordu canım karakter. Kitabın arkasında yazdığı gibi her şeye karşı bir duruş da göremedim. Tamam biraz kıl bir adam C., olaylar istediği yönde gelişmediğinde sıkılıp bunalıyor ve kaçıyor ama başka çok da bir olayı yok. Babasından kalan sorunları hala devam ediyor, bacakları sevse mi sevmese mi bilemiyor, vs, vs… Çok mu sığ bakıyorum tüm bu olaylara diye de düşündüm, üstüme çok gitmemeye karar verdim ve bir sonraki cümleyi ekledim yazıya. Zamanının toplumuna yaptığı göndermelere, sanat ve edebiyatı hayatına katıyor oluşuna (ve dolayısıyla okurları da meraklandırmasına), sistemin bizi olmaya zorladığı insan prototipinden nefret edişine elbette “Yürü be!” tepkileri verdim… Çok iyi bir roman mıydı? Bilmiyorum, ama iyi ki okudum!

Kimler okusun?

Muhalefet severler (HAYIR, siyasi bir gönderme yapmıyorum), Türk edebiyatı okumalıyım biraz diyenler…

Kimler okumasın?

Kafanız dağınıksa ya da kafa dağıtmak istiyorsanız okumayın derim.

Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Yusuf Atılgan – Aylak Adam

Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam… Aylak Adam… Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.

İnsan her şeye bunca “karşı”yken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürülebiler bir “karşı” yaşamı?

C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.

Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.

Menüye dön