Yeniköy’de Bir Yalı Zeynep Rade’nin okuduğum ilk kitabı oldu ve açıkçası yazara hayran kaldım diyebilirim. Yeniköy’de gerçekten yer alan bir yalı ve kurguya parmak ısırtacak gerçek karakterlerin yer aldığı roman o kadar çok hoşuma gitti ki şu sıralar etrafımdaki herkese önerir oldum.
Yeniköy’de Bir Yalı, hikayelerini okumaya doyamayacağınız Baston ailesini anlatıyor. 1913 yılında Yeniköy’de bir yalıya taşınan ailenin hikayesi bu taşınma olayından sonrasını anlatıyor. Evin babası Halit Paşa, 13 yaşında evlendirilen anne Saliha Hanım, evin hizmetlileri ve elbette evin kıymetlileri iki erkek çocuk Enver ve Fikret hayatınıza bir anda giriverecek ve onlarla haşır neşir olmaktan alıkoyamayacaksınız kendinizi. İlginç bir hikayesi var bu yalının ve ailenin; içinde her türlü insanlık durumunu ve her türlü karakteri görebileceğiniz cinsten bir hikaye bu. Yer yer gülme krizleri geçirecek, yer yer sinirlenip küfredeceksiniz. Ne olursa olsun çok seveceksiniz! Mutlaka ve keyifle okuyun!
Oğlak Yayınları’ndna çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Yeniköy’de Bir Yalı – Zeynep Rade
Yeniköy’de Bir Yalı, Baston ailesinin iki kuşağının biraz tirajik, biraz trajikomik, naif öyküsü. Hikâyelerindeki başarısını romana taşıyan Zeynep Rade, bu kez kolay kolay unutulmayacak karakterleri ve ustalıkla örülmüş kurgusuyla klasikleşmeye aday bir eserle çıkıyor karşımıza.
Tabii ki Oğlak Yayınları’nda…
1913 senesinin ilkbaharında Halit Paşa ve ailesi yalılarına yerleştiler. O vakitler yalı renklerinin anlamları vardı. Müslümanların yalılarını kızıl veya kırmızıya, gayrimüslimlerinse sarı, bej ya da kahverengiye boyaması makbuldü. Halit Paşa bu hususun farkına yalıyı aldıktan sonra varmıştı.
Kendisi bir devlet memuru olarak elbet evini kırmızıya boyamalıydı ama ya maliyeti? Paracıklarının daha ilk günden kuş olup uçacağını düşündükçe sıtma tutmuşçasına üzerine bir üşüme geliyor, zangır zangır titriyordu. Teferruatlı hesaplardan sonra pek münasip bir neticeye vardı! Yalı beyazdı ya, işte bu sebepten ona milliyetçiliğinin sembolü bir isim koyacaktı. Çok düşünmeden Bâb-ı Âli’deki tabelacının yolunu tuttu. Tabelacı işini bitirip teslim ettiğinde, iki kalın camın arasına yazılan yazı caddenin karşısından okunuyordu.
Allaturca.
Bu kitap Oğlak Yayınları ve Ruhu Doyuran Kitaplar‘dan biri. Siz de bu okuma projesinde bana katılın, edebiyatın ve yemek kültürünün hayatımıza neler kattığını birlikte keşfedip keyfini çıkaralım.