Yanılsamalar Atlası daha önce adını hiç duymadığım Simon Van Booy’un en çok sevilen kitaplarından biri. Kitaba başlamadan sayfaları şöyle bir inceledim. Gözüme kısa kısa öyküler çarptı ve ancak bunun bir roman olduğunu sanıyordum, ne beklediğime dair hiçbir fikrim yoktu anlayacağınız. Kitap bittikten sonra bu bölümlerin kitabın okuma deneyimine büyük katkısı olduğunu anladım. Yapısıyla da değişik bir kitap var karşınızda.
Birbirine bağlı küçük küçük hikayelerin farklı bölümlerde anlatılıp, kocaman bir öyküye dönüşmesini okudum Yanılsamalar Atlası’nda. İnsanların kimi acıklı kimi insanı dehşete düşüren hikayelerini okurken bir yandan koca evrende hiçbir değerimin olmadığını, sadece büyük bir planın minicik bir parçası olduğumu düşündüm. Bir yandan da ben olmazsam bu devasa hayatın asla aynı olamayacağını. İnsan olarak ne kadar değerli olduğunuzu size hatırlatacak bir kitap. Hatta daha fazlasına da hazırlıklı olun derim. Küçücük bir kitabın hissettirebildiklerine şaşırmamayı çoktan öğrendim, size de aynını öneririm. Keyifle!
Delidolu Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Yanılsamalar Atlası – Simon Van Booy
Açlığın kıyısında bir çocuk, ışığı arayan kör bir genç kız, zulme bilenmiş hançerinin gölgesinde bir Alman piyadesi, bir huzurevinin alçakgönüllü hademesi, gökyüzünden düşerken aşktan harflere tutunan bir ABD askeri… Savaşın yıkımıyla harabeye dönen İngiltere’den Nazi işgali altındaki Fransa’ya, 1940’ların New York’undan günümüz Los Angeles’ına uzanan bir hikâye. Bir adam… Tek bir adam ve onun gösterdiği merhamet, farklı zamanlarda ve farklı yerlerde, yokluk, yalnızlık ve acımasızlık üçgeninde sıkışıp kalmış bir grup insanın yaşamını değiştirebilir mi? Eserleri on dört dilde yayımlanan ödüllü yazar Simon Van Booy, insan ruhunun en çetin sınavlarından birini verdiği İkinci Dünya Savaşı yıllarına dair, gerçek olaylardan ve kişilerden esinlenen sarsıcı bir hikâye anlatıyor Yanılsamalar Atlası’nda. Sevginin ve merhametin gücünü kelimelere yükleyen Van Booy, insanlığı birbirine bağlayan hayati zinciri, sınırların ve hırsların ötesine uzanan unutulmaz bir romanla görünür kılıyor.
“Scott Fitzgerald ve Marguerite Duras’ın oğulları olsaydı bu, Simon Van Booy olurdu.”
Sisler Evi’nin yazarı Andre Dubus III
“Üslubu, kitabı göklere çıkarıyor.”
Publishers Weekly
“Van Booy’un dili, sizi daha ilk sayfadan etkisi altına alıyor. Çok yetenekli bir yazar. Daha da önemlisi, söyleyecek bir şeyleri var.”
-Portland Press Herald-
“Ustaca bir metin… Van Booy’un minimalist cümleleri, büyük etki yaratıyor.”
-Boston Globe-
Bu kitap Delidolu Yayınları İle Her Aya Bir Kitap projesinden. Siz de bizimle birlikte okuyun, edebiyatla “daha az geçilmiş” yolları birlikte aşındıralım.