Winter in Sokcho yarı Fransız yarı koreli yazar Eliza Shua Dusapin’in ilk kitabı. 2016’da yayımlanan kitap Prix Robert Walser ve Prix Régine Desforges ödüllerini kazanmış ve altı dile çevrilmiş. Hayli kısa ve güzel olduğundan bir oturuşta bitti. Bana hikayenin geçtiği yerin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı, en azından benim için. Okuduğum için memnun olduğum hoş kitaplardan biri oldu aynı zamanda.
Winter in Sokcho, Güney Kore’nin Kuzey Kore sınırında yer alan Sokcho’da kış aylarında geçiyor. Sokcho bir televizyon programı ile üne kavuşmuş, Korelilerin yazlarını geçirdikleri bir kasaba. Tahmin edeceğiniz gibi kışları biraz ölü bir kasabaya dönüşüyor; turist sayısı var ile yok arası denecek kadar az.

Yarı Fransız yarı Koreli, yirmili yaşlardaki anlatıcı etrafında yaşananları takip ediyoruz. Anlatıcının ismini kitap boyunca duymuyoruz. Ancak Sokcho’daki ilişkilerine ve yalnızlığına bakacak olursak ister istemez aykırı bir tip olduğunu anlıyoruz. Annesi Sokcho’ya gelen Fransız bir adama aşık oluyor ve hamile kalıyor. Ancak Fransız adam Sokcho’dan ayrılıyor ve bir daha asla geri dönmüyor; anlatıcımızın annesi de sırf aşık olduğu için bu küçücük kasabada ayıplanan ve biraz da dışlanan bir karaktere dönüşüyor. Hayatını deniz ürünleri satarak sağlıyor ki Sokcho’da yapılacak tek tük işlerden biri de bu.
Dolayısıyla anlatıcımız da müthiş bir merak unsuru olarak doğuyor ve büyüyor. Büyürken de büyüdükten sonra da annesinden ve etrafındakilerden duyduğu yorumlardan dolayı kendini yetersiz hissediyor ve yiyecek ile sağlıksız bir ilişki geliştiriyor. Nasıl göründüğü ve (24) yaşına rağmen hala bekar olması üzerinde çok duruluyor. Bu da Kore’da kadınların hayatı hakkında çok şey anlatıyor.
Belli bir yaşa geldiğinde anlatıcı Sokcho’yu sadece üniversiteye gitmek için bir süreliğine terk ediyor ve üniversitede de Fransızca okuyor. Annesini yalnız bırakamayacağı için üniversite biter bitmez erkek arkadaşını geride bırakıp Sokcho’ya geri dönüyor ve işe başlıyor. Erkek arkadaşı ise model olma hayallerinin peşinde koşan ve anlatıcımızla olması gerektiği gibi ilgilenmeyen, hakkında çok şey bilmediğimiz, silik bir tip. Ancak anlatıcımıza Seol’da çalışacaksa estetik olması gerektiğini belirtmede ve söz konusu kendi olduğunda hissettiklerini söylemede hiç geri kalmıyor. Winter in Sokcho vermek istediği mesajları bağıra bağıra söylemek yerine üstünkörü anlatıyor okura, bu da daha büyük bir etki yaratıyor.

Anlatıcı pek de en iyi zamanında olmayan, köhne bir otelde aşçı ve temizlikçi olarak çalışıyor, arada sırada da resepsiyonda duruyor. Kış ortasında olduklarından otelde sadece birkaç insan var. Yüzüne estetik yaptırdığı için sargı bezlerine sarılı gezen bir kız ve partneri, dağa tırmanmak için oteli baz almış birkaç kişi daha. Derken, anlatıcının resepsiyonda olduğu bir gün, Fransız çizgi roman sanatçısı Kerrand geliyor ve belirsiz bir süreliğine kalmak için oda tutuyor. Bu ikili arasında anında gelişen o tuhaf ilişki olacakların az çok mesajını veriyor. Bundan sonra Winter in Sokcho daha da keyifli ve heyecanlı bir hale geliyor.
Kerrand bir sanatçı olduğundan hem de bu olmadık zamanda Sokcho’ya geldiğinden ilgi çekiyor. Ancak bu adamı en çok anlatıcımız merak ediyor. Kerrand ise yayımlayacağı son çizgi roman üzerinde çalışırken esinlenmek için dinginlik aradığını söylüyor. Üzerinde çalıştığı seri ise keşke gerçek olsa da okusam dediğim türden bir çizgi roman; dünyanın çeşitli yerlerine seyahat eden bir arkeolog. Ancak bu arkeolog aynı Kerrand gibi hep yalnız ve hiçbir çizgi romanda ona yarenlik edecek bir kadın yok. İki aykırı karakter, olmadık bir zamanda küçük bir kasabada birbirine rastlıyor anlayacağınız.
Winter in Sokcho zaman zaman Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerilime de yer veriyor. Bu iki ülke ve insanları üzerine düşündürüyor okuru. Aynı zamanda Kore kültürü ve yemeklerine de değiniyor ve insanı daha fazlasını öğrenmek üzere merakta bırakıyor. Beni en çok etkileyen ise Kore’nin estetikle kafayı bozmuş olması ve başta kadınlar olmak üzere insanların nasıl göründükleriyle başa çıkamamaları oldu. Popüler K-pop gruplarını ve Kore dramalarını düşünmeden edemedim; herkes ne kadar da pürüzsüz, hatasız, mükemmel görünüyor.
Winter in Sokcho’nun sonu ise bana ilk başta çok beklenmedik ve yetersiz geldi. ancak üzerine düşününce böyle olacağını ve en mantıklısının da bu olması gerektiğine karar verdim. Kitap kulübümle bu son üzerine tartışmak için sabırsızlanıyorum açıkçası.
Siz hiç yazın adam atılacak yer bulunamayan bir yazlık mekanda kışın vakit geçirdiniz mi? Ben farklı farklı bir çok yerde vakit geçirdim. Geçmiş yazın yorgunluğunu atarken gelecek yazın kazanılacak paralarını hesaplayan esnaf da, üzerinde yürünen yollar da, kendisine bakılan manzara da dinleniyor. Böylesi bir ortamda konuşmalar daha ölçülü ve sakin, dinlenilen müziklerden okunan kitaplara kadar her şey biraz daha huzur ve dinlenme peşinde. Sanki kimse o güzelim sessizliği bozmak istemiyor gibi. Kahkahaların yerini gülümsemeler, bağrış çağrışın yerini sessizce oturup düşünmeler alıyor. Ve ben buna bayılıyorum. Winter in Sokcho bana tam olarak bu güzelim ortamı yarattı ve tüm o dingin günleri tekrar yaşadım.
Winter in Sokcho güzel bir kitap; tek kötü yanı kısa olması. Kış ortasında bir Kore kasabasına ışınlanmak isterseniz hiç durmayın derim. Keyifle!
Daunt Books’tan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Winter in Sokcho – Elisa Shua Dusapin
‘A masterpiece.’ Huffington Post.
It’s winter in Sokcho, a tourist town on the border between South and North Korea. The cold slows everything down. Bodies are red and raw, the fish turn venomous, beyond the beach guns point out from the North’s watchtowers.
A young French Korean woman works as a receptionist in a run-down guesthouse. One evening, an unexpected guest arrives: a French graphic novelist determined to find inspiration in this desolate landscape.
The two form an uneasy relationship. When she agrees to accompany him on his trips to discover an ‘authentic’ Korea, they visit snowy mountaintops and dramatic waterfalls. But he takes no interest in the Sokcho she knows: the gaudy neon lights, the scars of war, the fish market where her mother works. She is pulled into his drawings but troubled by his vision of her – until she strikes upon a way to finally be seen
‘A punchy first novel.’ Guardian
‘Narrated in an elegant, enigmatic voice that skilfully summons the tenderness and mutability of an inner life, Winter in Sokcho is a lyrical and atmospheric work of art.’ Sharlene Teo, author of Ponti
‘Mysterious, beguiling and glowing with tender intelligence… Dusapin’s talent is a thrill to behold.’ Alexandra Kleeman, author of You Too Can Have a Body Like Mine
‘A vivid, tactile, often claustrophobic, and gorgeously written novel. An absolute joy from beginning to end.’ Lara Williams, author of Supper Club
‘Winter in Sokcho; Atmospheric, exquisitely written and highly charged.’ Olivia Sudjic, author of Sympathy

Elisa Shua Dusapin
Elisa Shua Dusapin, born 23 October 1992 in Sarlat-la-Canéda, France, is a Franco-Korean writer currently living in Switzerland. In 2016, Elisa Shua Dusapin published her first novel, Hiver à Sokcho (Winter in Sokcho), which won numerous awards, including the Prix Robert-Walser, Prix Alpha and the Prix Régine-Deforges. Her second novel, Les Billes du Pachinko, was published in 2018.
Bu kitap Her Ülkeden Bir Kitap Okuma Serüveni’nin bir parçası. Dünyayı edebiyatla tanımak isterseniz, siz de bana katılın ve her ülkeden en az bir yazar okuyalım!