Vejetaryen, çıktığı günden bu yana okumak için sabırsızlandığım bir kitaptı ve okuduktan sonra da boş yere sabırsızlanmamışım diye düşündüm. Bir yazarın kızı olan yazar aynı zamanda Kore Edebiyatı bölümü mezunu olduğundan hayatı boyunca hep edebiyat ile iç içe yaşamış. 2016 yılında Man Booker International Prize ödülünü bu kitapla kazanan yazarı artık radarıma aldım diyebilirim. Size de öneririm.
Vejetaryen, üç farklı ve aynı zamanda birbirine bağlı bölümden oluşan bir kitap. Her bölümü kendi içinde okuyabilseniz de hepsi bir araya geldiğinde müthiş bir roman çıkıyor ortaya. Han Kang, rahatsız edici olmaktan çekinmiyor. Daha doğrusu, ben kitapta çok fazla rahatsız edici ögeye rastlamadım ancak okuduğum çoğu yorumda insanlar rahatsız olduklarını belirtmişler. Dolayısıyla, yazarın okurun rahatı ile pek ilgisi yok. Ben de tam olarak bu yüzden sevdim bu kitabı. Daha önce, yine Koreli bir yazarın kitabında hissettiklerime yakın şeyler hissettim. (Kim Young-Ha – Kendimi Yıkmaya Hakkım Var) Oldukça çarpıcı sahnelere sahip olan kitap insanların karanlık taraflarından, utançlarından, arzularından, hayata bakış açılarından, çaresizlikleri ve umutlarından müthiş bir şekilde bahsediyor. Günün birinde, gördüğü bir rüyadan etkilenip vejetaryen olmaya karar veren bir kadın düşünün. Bu kararıyla hayatındaki her şey teker teker değişiyor. Ancak okur, bu kadını sadece “diğerleri” tarafından gözlemleyebiliyor: kocası, ablası ve ablasının eşi. Kitap hakkında çok daha fazlasını yazmak istesem de beynimdeki tüm düşünceleri ve onlarla birlikte ortaya çıkan soruları buraya sığdıramayacağımı fark ettim. Üzerinde çokça tartışılası bir kitap bu anlayacağınız. Oldukça kısa olduğundan bir oturuşta bitiverecek, sizi olduğunu yere mıhlayacak bir kitap arıyorsanız kaçırmayın derim. Keyifle!
April Yayıncılık’tan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Vejetaryen – Han Kang
Rüyalar başlamadan önce Yonğhe ve kocasının hayatları gayet sıradandı. Evliliğin tekdüzeliğinde normal bir yaşam sürerlerken, Yonğhe rüyalar görmeye başladı ve vejetaryen olmaya karar verdi. Evdeki tüm etleri bir torbaya doldurdu. Kalamarları. Yumurtaları. O hafta kocası, iş yerine ilk kez ütüsüz bir gömlekle gitti. Bu, korkunç değişimin başlangıcıydı.
Han Kang bizleri cinselliği, şiddeti, ilişkilerimizi ve saplantılarımızı sorgulayacağımız rahatsız edici bir yolculuğa çıkarıyor.
“Derinize nüfuz edecek ürkütücü bir evrenselliğe sahip.”
-Laura Miller-
“Kang, insan beyninin ve bedeninin dayanabileceği sınırları ve vahşetin en uç biçimlerinde bile görülebilen tuhaf güzellikleri araştırıyor.”
–Entertainment Weekly–