The Woman in the Purple Skirt – Natsuko Imamura

The Woman in the Purple Skirt uzun zaman sonra okuduğum ilk çağdaş Japon romanlarından biri oldu. Japon edebiyatını çok özlediğimi fark etmemi sağlamakla birlikte bazı Japon yazarların pek de benlik olmadığını anlamama yardım etti. Yer yer çok sevip yer yer hemen bitirmek istediğim bir kitaba dönüştü The Woman in the Purple Skirt. Ancak hemen belirteyim, çok kısa olduğu için zaten hemen bitiyor ve sonunda insansa tuhaf bir his bırakıyor. 2019 yılında Akutagawa Ödülü’nü kazanmış kitap insanı merakta bırakıyor.

The Woman in the Purple Skirt incelikle işlenmiş bir toplum eleştirisi sunarken insanı diken üstünde tutan bir obsesyon ve takip hikayesi anlatıyor. Hakkında pek bir şey bilmediğimiz anlatıcının gözlerinden mor etekli kadını izliyoruz. Bu kadın biraz tuhaf bir tip ancak herkesin dikkatini üzerine çekmeyi başarıyor. Anlatıcımız da bu kadınla biraz kafayı bozmuş durumda. Her gün ne yaptığını izliyor, kontrol ediyor ve not tutuyor. Mahallede gezindiği yerleri, her hafta özenle yediği tatlıyı, parkta oturduğu bankı, çocukların zaman içinde bu kadına karşı olan tavrını ve kadının bir süre çalışıp sonra bıraktığı onca işi dinliyoruz bir bir. Bir süre sonra biz de anlatıcı gibi mor etekli kadının etkisine giriyor ve ne yapıp ettiğini merak ediyoruz.

The Woman in the Purple Skirt - Natsuko Imamura

Anlatıcı mor etekli kadınla tanışmak için can atsa da nasıl tanışacağını bir türlü kestiremiyor. Bir yandan da kadının uzun zamandır çalışmadığını gözlemliyor ve onu bir şekilde kendi çalıştığı otele sokmanın yolunu buluyor ki iş arkadaşı olarak tanışabilmek için. Ancak mor etekli kadın otelde çalışmaya başladıktan sonra işler değişiyor. Anlatıcımızın bitmek tükenmek bilmez merakı ve takıntısı sayesinde mor etekli kadının nasıl değiştiğini, iş arkadaşlarının ona bakışının bir anda ne hale geldiğini okuyoruz. Elbette bu esnada Japonya hakkında bir sürü şey öğreniyor ve bir oteldeki çalışanların ve yönetimin arasındaki dinamikleri izliyoruz. Japonya’daki “kurbanı suçlama” durumunu da enfes bir şekilde örnekliyor bu hikaye. Kadınların birlikte davranmak yerine birbirlerine karşı tavır aldıkları durumlarda neler olduğunu hayretle okuyoruz.

Hemen belirtmem gerek; bu kitap herkesin hoşuna gidecek bir kitap değil. Hikaye çoğu insana hiç çekici gelmeyecek eminim ve karakterler de insanın başını döndürmüyor açıkçası. Ancak sonunda ne olacağına dair merak hiç bitmiyor. Özellikle Japon edebiyatı ve kültürüne meraklı okurlara öneririm. Keyifle!

The Woman in the Purple Skirt

Faber & Faber’den çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: The Woman in the Purple Skirt – Natsuko Imamura

A bestselling, prizewinning novel of obsession and psychological intrigue about two enigmatic unmarried women, one of whom manipulates the other from afar, by one of Japan’s most acclaimed young writers

Almost every day, the Woman in the Purple Skirt buys a single cream bun and goes to the park, where she sits on a bench to eat it as the local children taunt her. She is observed at all times by the undetected narrator, the Woman in the Yellow Cardigan. From a distance the Woman in the Purple Skirt looks like a schoolgirl, but there are age spots on her face, and her hair is dry and stiff.

Like the Woman in the Yellow Cardigan, she is single, she lives in a small, run-down apartment, and she is short on money. The Woman in the Yellow Cardigan lures her to a job where she herself works, as a hotel housekeeper; soon the Woman in the Purple Skirt is having an affair with the boss. Unfortunately, no one knows or cares about the Woman in the Yellow Cardigan. That’s the difference between her and the Woman in the Purple Skirt.

Studiously deadpan, highly original, and unsettling, The Woman in the Purple Skirt explores the dynamics of envy, the mechanisms of power in the workplace, and the vulnerability of unmarried women in a taut, voyeuristic narrative about the sometimes desperate desire to be seen.

Bu kitap Japon Edebiyatı – Bir Ülkeyi Kitaplardan Tanımak projesi kitaplarından biri. Siz de Japon edebiyatı ile daha fazla haşır neşir olmak isterseniz beklerim! 

Menüye dön