The Lonely Londoners – Sam Selvon

The Lonely Londoners İngiltere’de siyahi edebiyatın babası olarak tanınan Sam Selvon’un en çok okunan kitaplarından biri. İkinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere’ye göç eden Batı Hint Adalı insanların hikayesini anlatan roman sayesinde Windrush skandalını da öğrenmiş oldum. Her önemli kitapta olduğu gibi bu kitapta da insanlığa bir güzel lanet ettim. Ne kadar kusurlu yaratıklarız!

The Lonely Londoners - Sam Selvon

The Lonely Londoners herhangi bir olay örgünüsü takip etmiyor ve birçok renkli karakterin hayatını kısa kısa anlatıyor. Dolayısıyla karakterlere istediğiniz kadar yaklaşamıyorsunuz. Yazar yaşananları sanki pek bir önemleri yokmuşçasına anlatıyor. Bu da yaşanan oldukça karanlık olaylara daha bir ağırlık katıyor.

Yazarın özellikle kullanmayı seçtiği anlatım stili ne yazık ki benim okuma deneyimimi çok etkiledi. Faulkner’da olduğu gibi, kitabın konusu ilgimi çektiyse de anlatımdan dolayı okumaktan zevk alamadım. Özellikle noktalama işareti kullanmadığı bölümde çok zorlandım. Ancak inat edip okudum çünkü ırkçılık hepimizin hakkında okuması gereken bir konu. Okudukça öğreneceğiz ve empati kurabileceğiz ne de olsa.

Bu kitap sayesinde daha çok göç hikayesi okumam gerektiğine karar verdim. Umarım hepimiz daha çok okur ve empati yoksunu olmaktan kurtulabiliriz. Herkese öneririm. Keyifle!

Penguin Books’tan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: The Lonely Londoners – Sam Selvon

Both devastating and funny, The Lonely Londoners is an unforgettable account of immigrant experience – and one of the great twentieth-century London novels. This Penguin Modern Classics edition includes an introduction by Susheila Nasta.

At Waterloo Station, hopeful new arrivals from the West Indies step off the boat train, ready to start afresh in 1950s London. There, homesick Moses Aloetta, who has already lived in the city for years, meets Henry ‘Sir Galahad’ Oliver and shows him the ropes. In this strange, cold and foggy city where the natives can be less than friendly at the sight of a black face, has Galahad met his Waterloo? But the irrepressible newcomer cannot be cast down. He and all the other lonely new Londoners – from shiftless Cap to Tolroy, whose family has descended on him from Jamaica – must try to create a new life for themselves. As pessimistic ‘old veteran’ Moses watches their attempts, they gradually learn to survive and come to love the heady excitements of London.

Bu kitap Her Ülkeden Bir Kitap Okuma Serüveni’nin bir parçası. Dünyayı edebiyatla tanımak isterseniz, siz de bana katılın ve her ülkeden en az bir yazar okuyalım! 

Bu kitap Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap‘tan biri.

Menüye dön