The Hole Japon yazar Hiroko Oyamada’nın okuduğum ilk kitabı oldu ve sanırım sonuncusu da olacak. Uzun zamandır çok sevdiğim Japon edebiyatından bir şeyler okumamıştım; The Hole’nin o güzelim kapağı ve ilginç konusunu görünce dayanamayıp okumaya başladım. Hayli güzel başlayan bu kısacık roman kısa sürede ne olduğunu bir türlü çözemediğim tuhaf bir şeye dönüşüverdi.
The Hole eşinin işi dolayısıyla kırsala yerleşmek durumunda kalan Asa’nı hikayesini anlatıyor. Asa şehirden ve işinden ayrılırken pek üzülmüyor. Ne kıymetinin bilinmediği işine çok meraklı ne de şehir yaşamına ne de olsa. Eşinin ailesinin evlerinin hemen yanındaki eve yerleşiyorlar çünkü bu ev de eşinin ailesinin olduğu için kira vermeleri gerekmiyor. Asa’nın bu yeni düzene alışması çok kısa sürüyor. Çalışmadığı ve bu kırsal mekanda yapacak çok bir şey olmadığı için günlerini nasıl dolduracağı üzerine düşünüyor. Derken bir gün hayatında daha önce hiç görmediği bir hayvan görüyor. Merakına yenik düşüp hayvanın peşinden giderken bir deliğe düşüyor.
The Hole, başlığı açısından Asa’nın düştüğü bu delikte bir şeyler bulabileceğini düşündürtmüştü bana. Ancak bu delik, sadece onun sığabileceği, saçma sapan böceklerle dolu, sıradan bir delikmiş sadece. Delikten ona “gelin” diye seslenen bir kadının yardımıyla çıkabiliyor. Bu kadınla tanışmasıyla tuhaf olaylar silsilesi başlıyor. Gerçi tuhaf diyorum ama öyle çok derinlikli bir tuhaflık değil bu. Asa eşinin ailesiyle ilgili ilginç bir şeyler öğreniyor ve bu olağan hayatlarını hiçbir şekilde değiştirmiyor. Eşi her zamanki gibi ilgisiz ve sıradan bir salaryman olarak yaşamaya devam ediyor. Eşinin büyükbabasının ölümüyle kitap sonlanıyor.
The Hole, sonunda bana pek bir şey bırakmayan, tuhaf olmaktan öteye geçemeyen bir kitap oldu. Eğer yazar bu deliklerle bir sembolizmin peşine düştüyse de ben anlayamadım. Kırsalın kendine has tuhaflıkları, Asa’nın karşılaştığı hayli sıra dışı karakterler ve ne olduğunu kimsenin çözemediği oraya buraya delikler açan o tuhaf hayvan dışında bir şey sunmadı kitap bana. Keşke biraz daha kalın olsaydı kitap ve bu olanların içyüzünü öğrenseydik diye düşünmeden edemedim. Ne çok iyi ne çok kötü diyebileceğim, ilginç bir kitaptı bu. Türe meraklıların ilgisini çekebilir.

New Directions’dan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: The Hole – Hiroko Oyamada
Asa’s husband is transferring jobs, and his new office is located near his family’s home in the countryside. During an exceptionally hot summer, the young married couple move in, and Asa does her best to quickly adjust to their new rural lives, to their remoteness, to the constant presence of her in-laws and the incessant buzz of cicadas. While her husband is consumed with his job, Asa is left to explore her surroundings on her own: she makes trips to the supermarket, halfheartedly looks for work, and tries to find interesting ways of killing time.
One day, while running an errand for her mother-in-law, she comes across a strange creature, follows it to the embankment of a river, and ends up falling into a hole–a hole that seems to have been made specifically for her. This is the first in a series of bizarre experiences that drive Asa deeper into the mysteries of this rural landscape filled with eccentric characters and unidentifiable creatures, leading her to question her role in this world, and eventually, her sanity.
Bu kitap Japon Edebiyatı – Bir Ülkeyi Kitaplardan Tanımak projesi kitaplarından biri. Siz de Japon edebiyatı ile daha fazla haşır neşir olmak isterseniz beklerim!