The Garden of Monsters İtalyan edebiyatını çok özlediğimi fark etmemle elime geçti. Eminim sizin de özellikle edebiyatına düşkün olduğunuz ülkeler vardır. Ben Japon ve İtalyan edebiyatına düşkünüm ve uzun süre bu iki ülkeden bir kitap okumadıysam özlüyorum. Lorenza Pieri’nin İngilizceye çevrilen ilk kitabıyla özlemimi gidermek istedim. İyi de etmişim.
The Garden of Monsters birbirinden renkli ve çekici karakterleriyle beni hemen hikayenin içine çekmeyi başardı. İki farklı aile ve dolayısıyla iki farklı İtalya’yı anlatıyor bu roman. Güney Toskana’da çiftlik sahibi Biaginiler ve Roma’nın zengin ailelerinden Sanfilippiler Maremma denen bölgede birlikte iş yapmaya başlıyorlar ve elbette her şey karmaşık bir hale geliyor.

Biz okurlar en çok Annamaria ile ilgileniyoruz çünkü aklı başında bir tek o gibi börünüyor. Halbuki Annamaria genç bir kız olmanın getirdiği onca güvensizlik ve işlevsiz bir aileye sahip olmanın getirdiği huzursuzluk ile ne yapacağını bilemiyor. Ta ki o muhteşem sanatçı Nikki de Saint Phalle ile tanışana kadar. Bu iki kadın birbirlerine hiç tahmin edemeyecekleri şekilde yardım ediyor ve güçleniyorlar.
Büyümeyi, travmalardan kurtulmayı, sorumlulukları, adaletsizliği, cinselliği, aşkı, kardeşliği ve daha birçok şeyi anlatıyor bu kitap. Bazı bölümlerin gereksizce uzun olduğunu düşünsem de (hayallerinde) İtalya’ya gitmek isteyenlerin sevebileceğini düşünüyorum. Bunun bir drama olduğunu da hatırlatayım, mutlu bir kitap arıyorsanız pek size göre olmayabilir. Keyifle!
Europa Editions’dan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: The Garden of Monsters – Lorenza Pieri
A rural epic about warring families in modern Italy and an intimate bildungsroman of the artist’s journey.
Set in the Maremma region of Southern Tuscany, this novel tells the story of two families against the backdrop of a rapidly transforming country. The Biagini are local ranchers, while the wealthy Sanfilippi belong to Rome’s upper middle-class. When Sauro, an ambitious rancher, and Filippo, a hedonistic politician, become business partners, the stories of their families become irrevocably intertwined. As an influx of new money pours into the town, political allegiances, family loyalties, moral codes, and sexual identities all begin to shift.
Sauro and Filippo, their wives Miriam and Giulia, and their sons, are the prototypes of the new Italy, ostensibly emancipated from traditional mores, but at the same time, insecure and blinkered. Fifteen- year-old Annamaria, fragile and anxious, struggles to find her place among them. Luckily, a parallel world is taking shape nearby: the Tarot Garden, the monumental sculpture garden created by the French-American artist Niki de Saint Phalle. It is in this magical place, through her conversations with the artist, that Annamaria will slowly find a sense of identity and belonging.
Bu kitap Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2021 kitaplarından biri. Siz de katılın, 2021 boyunca birbirinden enfes yazarları keşfedip, onların büyüsüne kapılın. 2021 kitaplarla mutlu olacağımız ve edebiyatın nimetlerinden faydalananacağımız bir yıl olsun!