Sürücü Koltuğu Muriel Spark’ın Bayan Jean Brodie’nin Baharı adlı kitabından sonra okuduğum ikinci kitabı oldu. Sadece 96 sayfa olduğundan bir oturuşta bitecek bu kitap, sizi olduğunuz yere mıhlayacak, üzerinizden kamyon geçmiş gibi hissedeceksiniz. Yani en azından ben öyle hissettim. Daha ne olduğunu anlamadan kitap bittiğindeyse Spark’ın kısacık bir romanda neler anlatabildiğinin şaşkınlığı içindeydim.
Sürücü Koltuğu insanı geren, şaşırtan ve meraklandıran bir kitap. Daha en başından okuduğumuz kadın karakterin hayli sıkıntılı bir tip olduğunu anlıyoruz. Ancak kitap ilerledikçe karakterin normalden çok uzak bir insan olduğunu ve korkunç bir şeyin peşinde olduğunu görüyoruz. Spoiler vermemek adına ana konudan bahsetmeyeceğim ancak Spark’ın bu kısacık kitaba sığdırdıklarına odaklanacağım.

Spark’ın akıcı anlatımı ile yaşanılanları film seyreder gibi okuyacaksınız. Ana karakterin karşısına çıkan insanlarda koca bir toplumu görecek, dünyanın neresinde olursa olsun kadınların yaşadığı zorlukları tekrar okuyacaksınız. Polis şiddetinden ırkçılığa, kendisine yabancı olan her şeyden nefret eden aptal insanlardan kendisinde her şeyi yapma hakkını gören erkeklere kadar her insan var bu kitapta. Dünya tüm tahammülsüzlüğü ve acımasızlığıyla burada toplanmış sanki. Tüm bunların yanında ana karakter ne aradığını çok iyi biliyor; bir bakışta anlıyor karşısındakinden istediği şeyi alıp alamayacağını ve buna göre hızla ilerliyor amacına doğru.
Sürücü Koltuğu sizi duygusal açıdan kendine bağlayacak br roman değil. Ancak şaşırmak ve hep okuduğunuz romanlardan biraz daha farklı bir şey okumak isterseniz çok hoşunuza gidebilir. Keyifle!
Siren Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Sürücü Koltuğu – Muriel Spark
Zamanının ötesinde bir yazardan zamanı parçalayan bir klasik: Sürücü Koltuğu. Muriel Spark, okuru üzerinde şok etkisi yaratan bu romanı anlatıda sıçrayışlarla kurguluyor; olaylar, polisiyeden romansa, gerilimden travmaya ve ölüm arzusuna uzanarak gelişiyor. Tek yönlü bir biletle seyahate çıkan bir kadın, kendi çizdiği kadere doğru son sürat ilerliyor ve direksiyon başında kim olursa olsun, bütün yollar aynı yere ulaşıyor. Spark’ın kalemi ince ayrıntılarda gizli savrulma anlarını olduğu gibi, olanca tuhaflığıyla betimliyor; tekniği, anlatıyı kendi mantığı uyarınca gelişen bir kâbus kadar kişisel ve karanlık bir deneyime çeviriyor.
Sürücü Koltuğu, hâkimiyetin bizde olduğu yanılgısı sayesinde yol alabildiğimiz hayatlarımızı derinden sarsmakta kararlı, sert ve müdanasız bir roman.