Sevgili Arsız Ölüm – Latife Tekin

Sevgili Arsız Ölüm Latife Tekin’in 1983 yılında yazdığı ilk romanı. Yazar bu ilk romanıyla çok tartışılmıştır; kitaptaki büyülü gerçekçilik ile Gabriel Garcia Marquez’i taklit ettiği iddia edilmiştir. Otobiyografik bir romandır bu, aynı zamanda toplumu da anlatmaktadır. Ancak en başta bilinmesi gereken bu kitabın mutlaka okunması gereken, müthiş bir kitap olduğudur.

Sevgili Arsız Ölüm yukarıda yazanlardan bağımsız olarak okunduğunda (benim yaptığım gibi yani) insanı bir çırpıda küçüklüğüne götürüp; kendiyle birlikte büyüten, ağlatan, güldüren, bezdiren, öldüren ve dirilten bir roman olup çıkıveriyor. Belki şimdinin çocukları cinlerle büyümüyordur ancak birçoğumuz oradan buradan fırlayıverecek cinlerle -ya da sizin büyükleriniz bunlara ne diyorsa artık- büyüdük. Akla gelebilecek en naif şeylerin bile günah olduğu bir çocukluktu bazılarımızınki. Bu güzelim romanda da Dirmit, Huvat, Atiye, Halit, Mahmut, Seyit, Zekiye, Nuğber ve adını hatırlamadığım onca karakter ile köyden kente göç edecek, köyün cinlerini bırakıp kentin cinleri ile uğraşacaksınız. Atiye ve Huvat’ın çocuklarının şehirde neyle nasıl baş ettiğini okudukça dönüp dönüp kendinize bakacak, Dirmit’in haline acıyacak, Atiye’ye kızacak, Huvat’a şaşacaksınız. Şu ülkede kaç tane Dirmit var acaba diye düşünecek, hepsini teker teker kurtarmak isteyeceksiniz. Sonra bir bakacaksınız aslında siz de Dirmit’siniz. Belki cinlerle büyümemiş olabilirsiniz ama bu “modern dünya”nın ayıpları, hırsları ve başarısızlıklarıyla büyüdünüz ne de olsa, sizin cinleriniz de bunlardı. Bu düşünceleri bir tarafa savurduktan sonra kuşkuş otunun derdine düşeceksiniz. Ben neden kuşkuş otunu bilmiyorum diye düşünürken pencereden dışarı bakacaksınız ve beton ormanında bilip bilebileceğiniz tek şeyin beton ve benzerleri olduğunu göreceksiniz. İçiniz sıkılacak, yine kitaba döneceksiniz. Aslında ne yaparsanız yapın bu kitaba hep dönmek isteyeceksiniz bir yerden sonra. Anlatımıyla, konusuyla, karakterleriyle içinize işleyecek bir kitap olacak Sevgili Arsız Ölüm. Ne yapın edin mutlaka okuyun lütfen. Keyifle ve mutlaka!

Sevgili Arsız Ölüm Latife Tekin

İletişim Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Sevgili Arsız Ölüm – Latife Tekin

“1957 yılında Kayseri’nin Bünyan kasabasına bağlı Karacefenk köyünde doğdum. Yürümeyi öğrenir öğrenmez okula başladım. Okul, evimizin erkek odasıydı. Sedirlerin altında cinlerle oynaşırken okumayı, yazmayı öğrendim. Karacefenk’te sedirlerin altında cinler ve periler yaşardı. Çocukluğum onların arasında geçti. Gizlice onların derneğine girdim. Evlerini gezdim. Düğünlerine gittim. Dillerini, gündüz ve gece oyunlarını öğrendim. Babam İstanbul’da çalışırdı. Annemin yüreği yaralı, garip bir kadın olduğunu kim söyledi bana şimdi unuttum. Okuyup yazar, dikiş diker, iğne yapar, Kürtçe ve Arapça bilirdi. Köye gelen çingenelere adını duymadığım yerleri, insanları sorardı. Onun geçmişini aranıp durması çocukluğuma bulaşan ilk acıydı. Babam İstanbul’dan torba dolusu parayla döner, köyü başına toplardı. Evimiz tuhaf aletlerle doluydu. Ne işe yaradığını anlamadığım büyülü demirler. Zemberekli saat, radyo, gramofon, mavi kocaman bir yolcu otobüsü, patos, tulumba, kamyon ve traktör.

1966 yılında İstanbul’a geldim. Çocukluğum keskin bir acıyla ikiye bölündü sanki. Gerçekleşmeyen düşler, aralarında doğup büyüdüğüm insanları paramparça etti. Babam hızla işçileşti ve giderek işsiz kaldı. İki ağbim ve kardeşim inşaatlarda işe girdi. Yedi kardeşin arasından titrek bir gölge gibi sıyrılıp liseyi bitirdim. Korku ve yalnızlığın içinden okula gitmenin bedelini ödedim. İnanılmaz savrulmalar, inkâr ve baskının bin çeşidi. Kente ayak uydurabilmek için boğuşup durdum. Her yanım yara bere içinde kaldı. Boğuşurken birlikte doğup büyüdüğüm insanlardan ayrı düştüm. Ama kendi öz değerlerimi, dilimi ve o insanların durulmaz bir coşkuyla bana taşıdıkları sevgiyi koruyabilmek için direndim. Elinizdeki roman bu direnişim için aralarında büyüdüğüm insanların bana armağanıdır. Keşke onu daha soluk soluğa, daha parçalanmış bir teknikle, daha erken yazabilseydim.”

Bu kitap Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2016 kitaplarından biri. Siz de katılın, 2016 boyunca birlikte yirmi enfes kitap okuyalım!

Menüye dön