Şemsiye… Bu kitap ileride aklıma geldiğinde durup bir dinleneceğim sanırım. Okurken de bol bol ara verip, bol bol dinlendim çünkü öyle kolay kolay okunan bir kitap değil. Sorun şu ki durup dinlenip geri döndüğünüzde birkaç sayfayı tekrar okumanız gerekiyor nerede kaldığınızı hatırlamanız için. 2012 yılında Man Booker Ödülü’ne aday gösterilmiş bu kitap eminim jüriyi de zorlamıştır.
Will Self kitaba şu cümleyle başlıyor ki zaten burada -eğer kardeşiniz varsa- tüyleriniz diken diken oluyor: “İnsan kardeşini şemsiye kadar kolay unutur.” Kitabı okurken yer yer kaybolacaksınız, bazen boğulur gibi hissedeceksiniz bazen de akışına kapılıp gideceksiniz. Çok net bir şekilde söyleyebilirim ki Şemsiye herkesin zevkle okuyacağı bir kitap değil. Ben de kitabı okurken zevkle okumak yerine biraz cebelleşirken buldum kendimi açıkçası. Bunun bir sebebi kitabın bilinç akışı tekniğiyle yazılmış olması diğer bir sebebi de karakterlerin cümlelerde birbirlerine geçmesi. Bu kitap hakkında bir şeyler anlatırken tekniğinden bahsetmemek olmazdı gerçekten çünkü okuma deneyiminizi belirliyor. Ben kitabın dili yüzünden ne yazık ki karakterlere çok yakın hissedemedim kendimi o yüzden çok fazla yorum yapamayacağım. Ancak şunu da belirtmeden edemeyeceğim, sırf bilinç akışı tekniği sevmiyorum diye koca bir kitabı kaçırdım gibi geldi bana çünkü konusu gerçekten enfes. Özetle, bilinç akışı tekniğiyle bir sorununuz yoksa bu kitabı mutlaka okuyun derim. Daha önce bu şekilde yazılmış bir kitap okumadıysanız almadan önce kitapçıda birkaç sayfa okumayı ihmal etmeyin.
Kitabın ilk cümlesi: Maymun oldum ben maymun…

Kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Şemsiye – Will Self
Çocukluğu baskı altında geçen Audrey yetişkinliğinde de benzer sorunlarla mücadele etmektedir. Savaş sırasında silah fabrikasında çalışırken kendi benliği ile yaşadığı dünya arasındaki bağlar tamamen kopunca soluğu akıl hastanesinde alır. “İdealist” doktoru oynayan psikiyatr Zack Busner, artık kural haline gelmiş kimi uygulama ve ilaçları sorgulamaya ve farklı yöntemler bulmaya çalışır. Ancak Busner’ın kendi ruh sağlığı ne kadar yerindedir; sırlarından, geçmişinden ve bugününden uzaklaşıp Audrey’ye yardım edebilecek midir?
Tam kırk dokuz yıl akıl hastanesinde birlikte yaşayan Audrey Death ile Zack Busner’ın hayatları ekseninde, farklı zaman ve mekân katmanlarında ilerleyen bu çarpıcı roman, aile, iş, mülkiyet, savaş, hastaneye kapatılma gibi konulara eğilirken genel kabul gören ahlaki kalıpların temellerini sarsıyor.
Will Self, eleştirmenlerin başyapıt olarak niteleyip övgüyle karşıladığı son romanı Şemsiye’de, yirminci yüzyıla tanıklık eden kahramanlarının hayatını anlatırken sunduğu güçlü modernizm eleştirisiyle günümüz dünyasını okurları için daha anlaşılır ve gerçek kılıyor.
Bu kitap A’dan Z’ye *Sel okuma projesinden, siz de katılın!