Samuel Beckett – Molloy

Samuel Beckett Godot’yu Beklerken isimli ünlü mü ünlü oyunu dışında bir kitabını okuyamadığım bir yazar olmuştu hep. Molloy (ve aslında Üçleme) adını sürekli duyup da bir türlü okumaya cesaret edemediğim kitaplardan biriydi. Nihayet ve iyi ki okuyabildim. Daha önce okuduğum hiçbir şeye benzemiyor.

samuel beckett molloy

Samuel Beckett; ya sev ya hayran kal

Uzun yıllarımı alacak bir okuma macerası olacak “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinde okumadığım ve çok merak ettiğim bir isim olduğundan hemen okumaya başladım Samuel Beckett’in Molloy’unu. Cesaret edemediğim kadar varmış. Samuel Beckett bambaşka bir yazar. Molloy (hem kitap hem de karakter) ise bambaşka bir dünya. Çoğu zaman Beckett’in yarattığı bu ilginç karakterle dolanırken birdenbire ne olduğunu anlayamaz duruma gelip sinirlenip yorulsanız da her defasında merakınıza yenik düşüp okumaya devam edeceksiniz. Beckett’in yazısı, kelimeleri kullanışı sizi büyüleyecek. Farklılığını, elden ayrılığını, dehasını durmadan takdir edeceksiniz. Samuel Beckett her gün karşınıza çıkabilecek bir yazar olmadığını size hemen belli edecek zaten. Ya çok seveceksiniz ya da farklılığına hayran kalacaksınız. Bu ikisi dışında insana başka bir seçim bırakmayan bir yazar Beckett.

samuel beckett molloy

Ben kitabı ingilizce okudum. Size şiddetle dilimizdeki çevirisini okumanızı öneririm. Beckett öyle çok kolay bir yazar olmadığından anadilde okumak çok daha mantıklı olacak diye düşünüyorum. Molloy’un devamı olan diğer kitapları mutlaka Türkçe okumayı planlıyorum. Kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Samuel Beckett – Molloy. Mutlaka okuyun derim.

20. yüzyılın en büyük yazarlarından Nobel Ödülü İrlandalı yazar Samuel Beckett’in Watt ve Murhpy’sinin ardından Molloy, Malone Ölüyor ve Adlandırılamayan adlı romanlarından oluşan ünlü Üçleme’sini okurlarımıza sunuyoruz. Beckett’in en önemli yapıtları olarak görülen her üç romanda da tek bir kişinin çeşitlemeleri denebilecek anti kahramanlar, bedensel yetilerini yitirirken, varoluşlarını yalnızca ussal düzlemde duyumsar ve sözün içinde yaşamaya başlarlar…Molloy, koltuk değnekleriyle kent dışında bir çukurun dibinde fiziksel çöküşünün tamamlanmasını beklerken modern insanın metafizik serüvenini dile getirir: “Çürümek de yaşamaktır…” Yaşlı felçli olan Malone, ölüme, “bedenin karar vermesini” beklerken yaşamdan elinde kalan tek gücü kullanır: Kendi kendine anlattığı gerçekle düş arası öykülerle, ölüme giden devimini içinde bilinçsel ben’ini, bedensel ben’inin çöküşüne tanık kılar.Yaşamla bağlarının sonuna gelmiş, anlamlı bir varoluş iddiasını ya da gerekçesini yitirmiş yaşlı, sakat ve kendini ifade etmekten aciz insanlardır anlattıkları. Belki de hiçbir yazar güçsüzlüğün ne demek olduğunu Beckett kadar iyi anlatamamıştır…Tekil okumayla yetinmeyen okurlar için…

Menüye dön