Şairin Romanı Murathan Mungan’ın 2011’de yayımlanan, enfes bir romanı. Bu zamana kadar hiç Murathan Mungan romanı okumamıştım. Şiirlerini çok sevsem de (Aklıma geldikçe okuduğum ve okumadığımda eksik hissettiğim nadir şairlerden Mungan.) neden bilmem romanlarına elim gitmedi hiç. Halbuki Anne Michales adlı şairin Bölük Pörçük Yaşamlar adlı romanını okuduktan sonra özellikle şairleri ya da şiir de yazan yazarları okumanın enfes olacağını düşünmüştüm. Gelin görün ki hayat illa kitapla okurunu buluşturuyor bir yerde. Hem de tam zamanında.
Şairin Romanı Murathan Mungan’ın belli ki özene bezene yarattığı Yerküre adlı gezegende ve bu gezegenin en büyük kara parçası Anakara’da geçiyor. Birbirine bağlı hikayeler ve karakterler ayrı ayrı okunduğunda da müthiş birer hikaye olsalar da kitap boyunca düğümlerin yavaş yavaş çözülmesi gibi hepsi birleşiyor, birbirine geçiyor ve o çığ gibi büyüyen sona doğru yuvarlanmaya başlıyor. Açıkçası ortada hiçbir olay örgüsü olmasaydı bile bu kitabı büyük zevkle okur ve aynı derecede severdim. Bu kitabı benim için özel kılacak şeyin Mungan’ın o şiirsel dili ve yarattığı dünyanın güzelliği olduğunu daha ilk bölümlerde anlamıştım nasılsa, gerisinin önemi yoktu.

Şairin Romanı adı üstünde şairleri, şiirleri anlatan bir roman. Birbirinden renkli ve insana ilham veren karakterleriyle Anakara’yı bir uçtan bir uca dolaşıp bu güzelim dünyanın şehirlerini, yollarını, bitki örtüsünü, ağaçlarını, kuşlarını, taşını, toprağını okuyorsunuz. Ancak Murathan Mungan bu kitabında okuru kendi ritmine uyduruyor, iyi de ediyor. Gözlerim cümlelerin üzerinden hızla akıp geçmek yerine hepsini teker teker sindirmek için yavaşça hareket etti hep. Bununla beraber bu kitap bana öylesi çağrışımlarda bulunduki kitabı bir tarafa bırakıp aklıma gelenleri gözden geçirmek ve kendi hayallerime dalmak üzere çok ara vermek durumunda kaldım. Aynı zamanda çoktandır okumak istediğim bir şairin kitaplarını çıkardım ortalığa, her gün bir şiirini okumak üzere başucuma koydum. Bana yepyeni kapılar açtı; bir kitabın sadece bir kitap olmadığını tekrar gösterdi.
İnsan mutlu olmak için aşık olmaz. Aşk bir kaçınılmazlıktır.
Şairin Romanı karakterleriyle, anlatımıyla, atmosferi ve dünyasıyla uzun zaman aklınızdan çıkmayacak, tekrar tekrar dönmek isteyeceğiniz bir kitap olacak. Ben şimdiden göklerinde şiirler dalgalanan şehirlerini, birbirinden enfes hanlarını, bahçelerini ve çiçeklerini özledim. Bilgelerin ağızlarından çıkan kelimeleri tekrar tekrar okumayı bile özledim. 2022 yılına bitirir bitirmez özlediğim bir kitapla başlamanın sevinciyle doldum taştım! Unutmadan sevgili Pınar‘a da buradan tekrar teşekkür edeyim, iyi ki Okur Sohbetleri podcastine geldin de Şairin Romanı’nı önerdin bizlere. Şiirle!
Ne tuhaf! İnsanoğlunun yaşamda en geç keşfettiği şey şimdiki zamandı. İnsan içinde yaşadığı anı derinleştirmeyi zamanla, yani zamanı azaldıkça öğreniyordu.
Metis’ten çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Şairin Romanı – Murathan Mungan
Adı Yerküre olan bir gezegen. En büyük kara parçası sayılan Anakara’da farklı yerlerden farklı nedenlerle Odragend’e varmak üzere yola çıkan gezginler. Elli yıl sonra yurduna dönen bir bilge şair. Yıllarca evinden hiç çıkmadan yaşadıktan sonra, çıraklarıyla birlikte kendisini yollara vuran bir şiir filozofu. Yalnızca şairleri öldüren bir katilin izini süren atlı polis ve yardımcısı.
Yol boyu içinden geçtikleri yerler, yaşamlar. Surlarında şiir bayrakları dalganan şehirler. Kanatları göğün gizemlerini birbirine bağlayan kuşlar. Sayıların, sözcüklerin, şifrelerin ardında ömür tüketen matematikçiler, dilciler, sözlükçüler, şairler… İnsanların ruhlarını sağaltan rüya terbiyecileri.
Batı’nın modern çağ fantazi romanlarıyla Doğu’nun Binbir Gece Masalları’nın özgün bir bileşimi.
Tabiata, emeğe ve şiire bir övgü.