Sevdiğim her şeye sadık bir insan olmuşumdur hep. Sadun Tanju da yazdıkları aracılığıyla tanıdığım ve gönülden sevdiğim insanlar arasına girdi. Yazdığı her şeyi okumak dışında bir seçeneğim yok bundan sonra. Sevgili Selin Nazlı Ustaoğlu’nun yazdığı Ay’da Buluşalım adlı kitaba yer vermiştim blogumda hatırlarsanız. Hatırlamıyorsanız eğer şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum yeniden.
Bugün yazacağım kitap ise Sadun Tanju’nun Adnan Saygun ile ilgili kitabı; Adnan Saygun’larda Çay Sohbetleri. Adnan Saygun ismi bana tanıdık gelse de aslında kimdir necidir çok bir fikrim yoktu kitaba başlarken. Kitap bittiğinde ise Adnan Saygun’u tanımadığım için kendimden utandım. En nihayetinde tanıdığım için de mutlu oldum. Kitap, Sadun Tanju’nun soruları ve Adnan Saygun’un cevapları ile ilerliyor. Cevaplar ile, Atatürk’ün masasında yer almış, Sabahattin Ali’nin arkadaşı olan ve Türk müziğinin en önemli insanlarından birini tanıdım. Adnan Saygun’un tatlı sohbeti ile hayatını dinlerken bir yandan o dönemde neler yaşandığını da görüyor, sanatın nasıl sekteye uğraltıldığına şahit olup aslında şimdilerde de çok şeyin değişmediğini düşünüp kahroluyorsunuz. Derken… Adnan Saygun ve niceleri gibi insanların hep varolacağını ve sanatı kimsenin öldüremeyeceğini düşünmenizi sağlıyor bu güzel kitap. Ben yarınlara daha bir umutla bakıyorum artık.

Pan Yayınları‘ndan çıkan bu şahane kitabın tanıtım metnini aşağıda bulabilir, kitabı buradan satın alabilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar.
“Bundan 23 yıl önce tutulmuş bu sohbet notlarını kitap haline getirirken o günleri hatırladım. Adnan beylerde geçirdiğim çay saatleri hoşuma giderdi. Fırsat buldukça, Ulus Mahallesinde otobüs durağının hemen yanındaki Bağ apartmanının 10 numaralı daire kapısını çalar, “yine ben geldim” derdim. Kapıyı hep Adnan bey açardı. İçerden Nilüfer hanımın taze taze yaptığı kek kokuları gelirdi. Adnan beyi dinlemeye doyamazdım. Hep anlatacak birşeyleri vardı. Bana, yaralı bir yüreği olduğunu hissettirirdi. Benim zamanımın her gerçek aydını biraz yaralıdır…”
Sadun Tanju