Rebecca, İngiliz yazar Dame Daphne du Maurier’nin 1938’de yazdığı gotik bir roman. Gotik romanlara hiçbir zaman ısınamadığımdan bu romanı okumak aklıma bile gelmemişti. Ancak İngiltere’ye taşındıktan sonra Rebecca adlı kitabı biraz fazla duymaya başladım. Özellikle çok kitap okuduğumu duyan insanların çoğu Rebecca hakkında ne düşündüğümü sormaya başladığında kitabı okumam gerektiğine karar verdim. Çünkü okumadığımı duyduklarında suratlarındaki şoku görmekten biraz sıkılmıştım açıkçası. Sonuç olarak, iyi ki okumuşum.
Rebecca, varlıklı ve hayli çekici bir dula aşık olan ve onunla kısa sürede evlenen, adını bilmediğimiz kadın karakter tarafından anlatılıyor. Maxim de Winter ile evlenen karakter, güzeller güzeli Manderley’e yerleşiyor. Manderley hayli büyük, oldukça popüler ve içinde birçok hizmetçi barındıran bir taşra malikanesi. Bu malikane kitapta başlı başına bir karaktere dönüşüyor ve elbette okuru da hayalden hayale sürüklüyor. Türlü türlü odalarından, bahçesindeki çiçeklere kadar ayrıntılarıyla anlatılan Manderley unutamayacağınız bir ev olacak.

Gelelim kitaba ismini veren karaktere, Rebecca. Rebecca Maxim de Winter’in bir yıl önce ölen eski eşidir. Manderley’e yerleştikten kısa süre sonra yeni gelin olan anlatıcımız, Rebecca’nın varlığını evin her yerinde hissetmeye başlar. Rebecca hakkında daha fazlasını öğrendikçe bu muhteşem kadının yerini asla tutamayacağını ve Maxim de Winter’a asla istediği gibi bir eş olamayacağını düşünür. Elbette, evin baş hizmetçisi Bayan Danvers da Rebecca’nın tam zıttı olan bu yeni geline daha ilk günden neyle karşı karşıya olduğunu hissettirmiştir.
Daphne Du Maurier çok iyi bir yazar. Bu kitabı bende öyle güçlü duygular uyandırdı ki uzun süre etkisinden çıkamadım. Rebecca ve yeni gelin arasındaki o uçurum, Manderley’nin büyülü havası ve taşra hayatı enfes bir şekilde anlatılmış. En kısa zamanda okuyun ve filmi sonrasında izleyin derim. Keyifle!
İthaki Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Rebecca – Daphne Du Maurier
1938 Ulusal Kitap En İyi Kurgu Ödülü
Gotik edebiyatın hak ettiği takdiri zaman içinde gören yazarlarından Daphne du Maurier’nin Rebecca’sı örnek bir tekinsiz mekân anlatısı. Sahne sanatlarıyla, yazarlıkla ilgilenen bir ailenin kızı olan ve derinlikli, sonunu açık etmeyen tekniğiyle pek çok eseri beyaz perdeye uyarlanan du Maurier iki dünya arasına sıkışmış, sırları ve tutkularıyla kendilerine çıkış yolu arayan karakterleriyle okura son sayfaya kadar şüphe, şaşkınlık vaat eden yazarlardan. Alfred Hitchcock’un aynı isimle sinemaya uyarladığı Rebecca ise unutulmaz bir başyapıt.
Adı anılmayan ikinci eş, sevdiği adamın peşinden gider ve cennet bahçesi gibi görünen Manderley Malikânesi’ne gelir. Ancak burası, kısa sürede hayatını esir alan bir heyulaya dönüşür. Bu evlilikteki sorunları çözmek zordur ama asıl dert, ölümüne rağmen bütün mekâna izlerini bırakan ve hayatlarına musallat olan ilk eş Rebecca’nın hatırasından kurtulmaktır.
Daphne du Maurier’den Rebecca, bazı evlerin karanlık koridorlarında gizli gizli gezinen, evlilik kurumunun saklı öznesini ortaya çıkaran o roman.
“Yirminci yüzyılın en etkileyici romanlarından, Rebecca bir mit ya da rüyanın korkutucu gücüyle kültürümüzün özüne usul usul yerleşti.”
Sarah Waters
“Fevkalade eğlenceli… du Maurier modern kadınların kendi hissettiklerini ölçebilecekleri bir tartı yarattı.”
Stephen King
Bu kitap Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap‘tan biri.