O Muydu? Stefan Zweig’in dehasını müthiş bir şekilde ortaya çıkaran; yaklaşık bir saatte bitireceğiniz bir kitap olacak. Sadece elli altı sayfa olduğundan ve gayet akıcı ilerlediğinden bir oturuşta okuyup bitireceksiniz ve Zweig’in diğer tüm kitaplarına da göz atmak isteyeceksiniz. Hangi yazar bizi bir köpeğin zihnine bu kadar kısa bir kitapla yerleştirebilir ki?
View this post on Instagram
O Muydu? eylül ayında okumam gereken tüm kitapları ayın bitmesine bir gün kala bitirdiğimde gözüme ilişti. Her ay mutlaka sekiz kitap okumaya çalışıyorum. İkisi kitap kulüplerim için, altısı da okuma projelerim için. Eylül’de de sadece bir ekstra günüm kaldığı ve o günü de dışarıda geçireceğim için metroda bitiverecek bir kitap okumak istedim. O Muydu? kitaplığı didik didik araştırırken gözüme çarptı ve başlığı ve incecik oluşu sayesinde çantamda hak ettiği yeri buldu. Kesinlikle müthiş bir seçim oldu benim için.
O Muydu?
O Muydu? bir köpeği ve bu köpeğin etrafındaki insanlara hissettirdiklerini konu ediniyor. İngiltere’nin çok hoş bir yerinde, insanlardan uzak yaşam süren bir çift, bir gün artık yalnız olmayacaklarını ve yakınlarında bir yere ev yaptırıldığını görürler. Şanslarına komşuları hayli cana yakın ve hoş insanlardır. Bu yeni komşular ne kadar uğraştılarsa da çocuk sahibi olamamışlardır ve asıl çiftimiz de onların bir köpek sahibi olmasını sağlar. Bu köpek eve geldikten sonra hayatlarındaki her şey değişecektir. Kitap zaten çok kısa olduğu için konuyu tamamen ele vermek istemiyorum. Siz en iyisi okuyun bu kitabı. Keyifle!
Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: O Muydu? – Stefan Zweig
Stefan Zweig’ın öykücülüğünde ayrı bir yer tutan O muydu?, kemirici bir duygu olan şüpheyi eksene alır ve bu duygunun insanı sürüklediği kaygı, sıkıntı ve çaresizlik atmosferinden okura seslenir. Öyküye, Zweig’da benzerine pek rastlamadığımız türden, huzurlu İngiliz taşrasında polisiye bir kurgu eşlik eder.
Tutkuyla savrulan hayatların yazarı, derin, yoğun ve güçlü karakterlerin yaratıcısı Stefan Zweig, bu benzersiz öyküsünde, bizi John Charleston Limpley’le tanıştırır. Mr. Limpley’in çevresi ve köpeği Ponto’yla ilişkisine, komşusu Betsy’nin titiz, şüpheci gözlerinden tanık oluruz. Zweig, kaçınılmaz felaketi, klasik İngiliz polisiyelerinden aşina olduğumuz “kim yaptı?” sorusunun etrafında düğümler.
“Şahsen katilin o olduğundan neredeyse eminim; ama elimde çürütülmesi imkânsız o son kanıt yok.”