Naomi: Bir Budalanın Aşkı, Anahtar ve Nazlı Kar‘dan sonra Tanizaki’nin okuduğum üçüncü kitabı oldu. İlk iki kitabını ne kadar zevkle ve hızla okuduysam bu kitabı da bir o kadar yavaş ve “hadi bitsin artık” diye okudum. Kitap kulübümdeki kızlar kitabı benden önce bitirip, suratlarını buruşturmuşlardı kitaptan bahsederken. Bir süre sonra ben de fenalıklar geçirmeye başladım açıkçası. Naomi fena bir genç kadın ve hikayenin anlatıcısı da bildiğiniz budala!
Naomi, Japonya’da Batılılaşmayı gözler önüne serip bir yandan bunu yererken bir yandan da bol gerilimli ve insanı çileden çıkartacak bir aşk hikayesi anlatıyor. Naomi adlı 15 yaşlarında genç bir kıza aşık olan otuzlu yaşlarında işinde gücünde bir adamdan dinliyoruz tüm hikayeyi. Naomi önce bu adamın kollarında ve himayesinde büyüyor; sevimli, hoş, alımlı bir kadın olması için gereken neyse yerine getiriyor adam. Ancak bir süre sonra Naomi’nin farklı bir tarafı ve adamın aşk uğruna neleri göze alabileceğine doğru yuvarlanıyor kitap ve işler çığırından çıkıyor. Bu bir aşk mı yoksa saplantı mı ya da delilik mi diye çok düşüneceksiniz okurken. İlk kez Tanizaki okuyacaksınız lütfen bu kitapla başlamayın, yazardan tamamen nefret edip bir kenara bırakabilirsiniz. Aşkla (yoksa delilikle mi?)!
Jaguar Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Naomi: Bir Budalanın Aşkı – Junichiro Tanizaki
“Şunu fark etmiştim ki bir kadının yüzü, erkeğin nefretini çektikçe daha da güzelleşiyordu.”
Na-o-mi: Üç hece, iki insan/medeniyet, bir başyapıt.
Bir yönüyle daha önce yazılmış bir Japon Lo-lee-ta…
Doğu ve Batı, sevgi ve öfke, aşk ve gurur, kadın ve erkek, insan ve insan arasında yaşanan gerilimlere dair bir temel roman…
Naomi, Batı hayranlığından yozlaşmaya, saplantıdan budalalığa ve hazdan işkenceye (veya tam tersi) ilerleyen hikâyesiyle, Juniçiro Tanizaki’nin neden yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olduğunu da anlatıyor.
“Onun hata ve kusurlarıyla sürekli yüz yüze gelmekten kurtulamıyor, eve hep mutsuz dönüyordum. Ancak bu mutsuzluk hiç de uzun sürmüyordu, zira ona duyduğum aşk gece boyunca değiştikçe değişiyordu. Tıpkı bir kedinin gözleri gibi…”
Bu kitap Japon Edebiyatı – Bir Ülkeyi Kitaplardan Tanımak projesi kitaplarından biri. Siz de Japon edebiyatı ile daha fazla haşır neşir olmak isterseniz beklerim!