Murakami koşar, ben ardından bakarım. Bugünkü yazının başlığı Haruki Murakami hakkındaki hislerim ve müthiş kitabı What I Talk About When I Talk About Running’i gayet iyi açıklıyor sanırım. Ay biterken, onca hastalığa ve kargaşaya rağmen, gururla üç kitap bitirebildiğimi de söylemem gerek. Ayrıca Karamazov Kardeşler’in bitmesine de ramak kaldı. Beni biraz zorlasa da yine de Dostoyevski gibisi yok. Neyse! Gelelim asıl konumuza; Haruki Murakami’den What I Talk About When I Talk About Running. Dilimizdeki ismiyle, Koşmasaydım Yazamazdım.
Bu sene bolca Haruki Murakami okuyacağımı önceden de söylemiştim zaten, işe herhangi bir romanıyla değil de kendisi hakkında birçok ipucu barındıran, insanda koşma şevki uyandıran, uzunca bir başlığa sahip bu kitaptan başlamak istedim. İyi de etmişim. Kitap için özetle: Murakami’nin koşu günlüğü diyebiliriz. Ancak böyle dersek, çokça sığ davranmış olacağımızdan konuyu biraz daha uzatmak durumundayım.
Murakami koşar, ben ardından bakarım
Öncelikle, Murakami ve özel hayatı hakkında birçok şeyi kendi ağzından öğrenip, aslında Haruki Murakami ile tanışıyor olsanız ona uyuz mu olacağınızı yoksa hayran mı olacağınızı düşünüyorsunuz. Kendisi hakkında çekinmeden, benim huyum bu, ben böyleyim diyor ve siz de usulca e peki tamam derken buluyorsunuz kendinizi.
Kendi adıma ben, Murakami’ye -elbette- hayran kaldım yeniden, nevi şahsına münhasır bir kişiliği olduğunu zaten az çok biliyorduk ama şimdi tam da hayalimdeki gibi olduğunu kanıtladı… Spor yapmam lazım, daha sağlıklı olmam lazım diyenler için de birebir olabilir aslında çünkü içinde bir de felsefe barındırıyor çaktırmadan… Her neyse, Murakami delileri muhakkak okumalı!
Kimler okusun?
Murakami severler muhakkak okusun. Bunun dışında, koşmayı sevenler, spor yapma ihtiyacı duyanların da hoşuna gidebilir…
Kimler okumasın?
Bu aralar roman dışında herhangi bir şey okumak istemeyenler yanaşmasın derim. Özellikle Murakami sevmiyorsanız da çok eğlenceli olmayabilir.
Kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Haruki Murakami – Koşmasaydım Yazamazdım
Haruki Murakami’den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin…
“Murakami Bey, insan sizin gibi sağlıklı bir yaşam sürünce zamanla roman yazamaz hale gelmez mi?”
Arada sırada insanlar bu soruyu sorar bana. Roman yazmak, sağlıksız bir eylem; yazar olan kişi de sağlıklı olmak dediğimiz çemberden uzak bir yerde, mümkün olduğunca sağlıklı denemeyecek bir yaşam sürmek zorundaymış gibi.
Biz roman yazmaya çalıştığımızda, insanlığın temelinde bulunan zehir gibi bir şeyi istemesek de çekip çıkarır, görünür kılarız. Yazarlar az çok bu zehre maruz kalır. Bu zehir işin içine girmediği sürece, gerçek anlamda yaratıcılık eylemi ortaya konulamaz çünkü (tuhaf bir benzetmeyle söyleyeceğim ama balonbalığının zehirli kısmının aynı zamanda en lezzetli kısmı olmasıyla tıpatıp benzeyen bir durum galiba). Ama gerçekten sağlıksız olan şeylerle uğraşmak için insan mümkün olduğunca sağlıklı olmak zorundadır. Bu, benim tezim. Yani sağlıksız bir ruh bile, yine sağlıklı bir vücuda gereksinim duyar. İşte bu yüzden, böyle biri sanatçı olamaz, dense bile ben koşmaya devam ediyorum.
Haruki Murakami’den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin… Koşmasaydım Yazamazdım kendini “utangaç biri” olarak tanımlayan yazarın belki de en kişisel kitabı.