Morel’in Buluşu – Adolfo Bioy Casares

Morel’in Buluşu’nu ne zaman aldım da okumaya karar verdim pek bir fikrim yok. Büyük ihtimalle kitabın önsözünü Jorge Luis Borges yazdığı için ilgimi çekmiştir. Dün akşam kafamı dağıtacak ve hemen bitiverecek bir kitap ararken gözüme iliştiğinde neyin içine düşeceğimi pek bilmiyordum. Kafamı dağıttı dağıtmasına ama bir yandan da karıştırmayı başardı.

Morel’in Buluşu daha ilk bölümleriyle ve aslında kitabın sonlarına kadar insana ne okuduğunu tam olarak belli etmeyen romanlardan biri. Morel bile ortaya sonradan çıkıyor ve bu zamana kadar ismini bilmediğimiz tuhaf bir anlatıcıdan dinliyoruz olanları. Bu anlatıcı ölüme mahkum edilmiş ancak bir şekilde cezasından kaçmayı başarmış. Kaçtığı yer ise hayli gizemli bir ada. Bu ada mekan olarak hemen ilgimi çekti çünkü üzerinde müze denilen mimari açıdan oldukça tuhaf bir ev, bir kilise ve bir havuz var. Söylenenlere göre bu binaları yapan insanlar binaları yaptıktan sonra adayı terk etmişler. Adanın asıl gizemi ise buraya ayak basanların gizemli bir şekilde ölmesi.

Morel'in Buluşu - Adolfo Bioy Casares

Morel’in Buluşu’nda anlatıcı adada aylardır yalnız olduğunu düşünürken bir anda insanlar görüyor ve onları uzaktan izlemeye başlıyor. Bu insanların bir anda nereden çıktığına kafa yorarken bir gün batımında Faustine’i görüyor anlatıcı. Denize karşı tek başına oturan Faustine, bir zaman sonra anlatıcının bu tuhaf adada görmek için beklediği tek şey haline geliyor. Bir zaman sonra Faustine’nin yanında Morel’i görüyor ve bundan sonra anlatıcı bu nereden geldikleri belli olmayan insan topluluğunu daha yakından takip etmeye karar veriyor. Morel’in buluşunun ne olduğunu keşfedene kadar anlatıcı da okur da neyle karşı karşıya olduğunu bir türlü çözemiyor.

Morel’in Buluşu ilk kez 1940’ta yayımlanmış, insanı düşündüren ve bolca hayal kurduran romanlardan biri. 1940larda televizyonun sinemanın, bir ekran üzerinde görülen imgelerin insanları nasıl etkilediğini anlatmak için mi yazılmış yoksa bu teknolojik gelişmeleri kullanarak ölüm ve sonsuza dek yaşam üzerine mi yazılmış pek emin olamadım. Belki ikisi de yazarın okura aktarmak istedikleri arasındaydı. Kendi adıma birbirinden çılgın hayallere daldığım, ilginç bir deneyim oldu Morel’in Buluşu’nu okumak. Öneririm.

Everest Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Morel’in Buluşu – Adolfo Bioy Casares

Bir kaçağın bir adaya çıkışı… Adadaki insanları gözetlemesi… Gizemli bir kadın… Adada meydana gelen gerçeküstü olaylar…
Adolfo Bioy Casares, Morel’in Buluşu’nda bizi gerçeküstüyle gerçeklik arasında gidip gelen bir hikâyenin içine sürükleyerek her an yeni ihtimallerin doğduğu bir evrenin kapılarını aralıyor. Arjantin edebiyatının en önemli temsilcilerinden Casares’in bu başyapıtı, fantastik edebiyata katkısıyla birçok tanınmış yazar ve eleştirmenin övgüsünü kazandı. Jorge Luis Borges, onun için “Kusursuz olarak nitelemenin yanlış ya da abartı olacağını sanmam,” der. Octavio Paz’a göre ise “Morel’in Buluşu, mübalağasız, mükemmel bir romandır.”

Menüye dön