Madison County Köprüsü Robert James Waller’ın 1992’de yayımlanan, dünya çapında 60 milyon satan hayli popüler romanı. Daha çok Meryl Streep ve Clint Eastwood’un başrollerinde oynadığı film uyarlamasıyla tanınan bu güzelim roman aklımı başımdan aldı desem abartıyor sayılmam.
Bitmesin diye her sayfayı yavaş yavaş okuduğum, karakterleri teker teker gözümde tüm detaylarıyla canlandırmaya çalıştığım bir roman oldu bu. Ancak satır aralarında çokça kaybolup kendime döndüğüm ve içinden çıkılmaz yerlere ulaştığımda tekrar kendisine başvurduğum bir rehber de oldu bana. Kitap ne yazık ki bittiğinde de neden bu kadar popüler olduğunu anladım. Hepimiz bu kitaptaki aşkı arıyoruz. Hepimiz seçimlerimiziz.
Madison County Köprüsü eleştirmenlerce yerden yere vurulan, hatta dalga geçilen bayağı bir romantik kitap olarak tanıtılmış çoğu zaman. Ancak kitabın milyonlar satmasına kimse engel olamamış. Madison County Köprüsü’nün konusu kısaca şöyle: sıradan bir evliliğin içinde takılıp kalmış bir kadın ve bu kadına yol tarifi soran bir fotoğrafçı birbirilerine aşık oluyor ve birlikte dört gün geçiriyor. Kitap bu dört günü ve sonrasında olanları anlatıyor. Robert James Waller hem kadının hem erkeğin gözünden ustaca ve, aynı karakteri gibi, büyüyle anlatıyor yaşananları. Ne çok fazla bilgiyle okuru boğuyor ne de şiirselliğinden ve yalınlığından vazgeçiyor.

Madison County Köprüsü’nün beni ve aslında milyonlarca insanı etkilemesinin binlerce nedeni var. Beni neden böyle etkilediğini anlatmak istesem de anlatamayacağımı düşünüyorum. Bazı kitapların insana yaşattıkları anlatılamıyor bile, ne tuhaf. Yıllar önce bambaşka bir kitapta bir karakter bu kitabın filmini izliyordu. O zaman filmi araştırmış ve kitabını bulunca hemen okunacaklarıma eklemiştim. Ara sıra aklıma gelmiş olsa da araya hayat girdiğinden, okunacak başka kitaplar olduğundan okuyamadım. Geçtiğimiz günlerde başka bir şey vasıtasıyla tekrar aklıma düştü. Eh okuyayım da filmi izleyeyim artık dedim. Ve olanlar oldu.
Madison County Köprüsü’nü yarıladığımda bu kitabı neden önceden değil de şimdi okumam gerektiğini anladım. Böylesi tesadüfleri hayat nasıl karşımıza çıkarıyor? Ya da biz bir çeşit enerjiyle mi çağırıyoruz bunları hayatımıza? Bu sorulara çokça kafa yordum. Tam zamanında okunan kitapların hayatımıza etkisini düşündüm. Bazıları ne kadar yıkıcı, bazıları ne kadar yapıcı olabiliyor. Bu kitap beni hem yıktı hem de yeniden yaptı. Büyüsüne bile isteye kapıldığım enfes bir şeye dönüştü.
Bakın söylemiştim size anlatamayacağım diye, anlatamıyorum da! Mihail Şişkin’in Mektupların Romanı adlı kitabını okuduğumda demiştim ki “Yazmak ruha çok iyi gelse de dokunmanın ya da sevgilinin dizlerine yatmanın yerini tutamıyor ve insan bir yerden sonra yazdıkları arasında çırpınırken buluyor kendini. Şişkin ise müthiş bir romancı ne kadar iyi çırpınırsa o kadar iyi çırpınıyor. Ve benzer şeyler yaşamış okurları kıskıvrak yakalıyor.” Sanki çırpınmanın ötesine geçemiyorum şimdi ve ne yazık ki bir Şişkin değilim.
Madison County Köprüsü bir zaman bir yerde aşkı bulmuş her insanın kendini bulacağı bir kitap. Kitapta yaşananlara, hissedilenlere aşina olup da bu kitabı sevmeyecek bir insan düşünemiyorum bile. Hikayesinden çok daha fazlasını taşıyan bir roman bu; müziğin büyüsüne, bir kokunun çağrıştırdıklarına kapılıp geçmişe gidişlerimize benziyor. Ah, anlatamıyorum ki! En iyisi sizi bir şarkıyla bırakayım.
Madison County Köprüsü’nün tanıtım yazısı aşağıda, Türkçe çevirisini almak isteyenlenler için bir link verecektim ancak ne yazık ki hiçbir yerde bulamadım. Belki sahaflarda bulabilirsiniz. İngilizcesi içinse buraya: The Bridges of Madison County – Robert James Waller
On assignment shooting the covered bridges in Iowa, photographer Robert Kincaid falls in love with the Iowa house wife, Francesca Johnson, during four days of love, magic, and beauty.
This is the story of Robert Kincaid, a wandering magazine photographer and free spirit searching for the covered bridges of Madison County, and Francesca Johnson, an farm wife born in Italy waiting for fulfillment of a girlhood dream. It shows readers what it is to love and be loved so intensely that life is never the same again.
When Robert Kincaid drives through the heat and dust of an Iowa summer and turns into Francesca Johnson’s farm lane looking for directions, the world-class photographer and the Iowa farm wife are joined in an experience of uncommon truth and stunning beauty that will haunt them forever.
Their encounter, fraught with dangers, survives only in their psyches. Both know that what could have been, should have been, could not be. Yet, hearts persist, tickling both characters’ minds. Both remember a few stolen moments when two souls sang in perfect harmony, but through circumstance must not sing again.
The romantic classic of the 1990’s.