Kuyrukluyıldız Eken Adam Angela Nanetti’nin Dedem Bir Kiraz Ağacı adlı kitabından sonra okuduğum ikinci kitabı oldu. İtalyan yazarın kitapları o kadar hoş ki çocukların ve gençlerin kitapları sevmelerinde büyük etkisi olduğuna eminim.
Kuyrukluyıldız Eken Adam içinde yer alan masallarla, sıcacık bir aileyle, güzelim bir doğayla ve yıldızlarla dolu bir kitap. Angela Nanetti hemen sevilebilecek karakterler yaratmakta usta bir yazar. Bu kitapta da Arno, kardeşi Bruno ve anneleri Myriam’ın öyküsünü okuyoruz. Myriam genç yaşta Arno ve Bruno’yu dünyaya getiriyor ve ne yazık ki babaları hiçbir zaman yanlarında olamıyor. Arada sırada mektup gönderse de eve bir türlü dönemiyor. Bu küçük aile bir şekilde hayatlarını sürdürürken, gökyüzünde bir kuyrukluyıldız kovalamacası başlıyor. Köye herkesten uzak duran bir yabancanın gelmesiyle her şey değişiyor, bu adam gökyüzüne yıldız ekiyor! Aile ve mutluluk üzerine enfes bir kitap bu, biraz hüzünlü biraz büyülü… Keyifle!
On8 Kitap’tan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Kuyrukluyıldız Eken Adam – Angela Nanetti
Yaşamın ne kadarı hayaldir, hayallere biçilen ömür neyle ölçülür?
Arno ormandaki adamı düşündüğünde, içinde, hayal gücünü harekete geçiren, yüzlerce soru uyandıran bir merak kıpırdanmaya başladı. Bu gizemli yabancı kimdi? Neden o kulübeye sığınmıştı? Hayal gücü oradan oraya sıçradıkça, merak umudu besliyor ve yabancı adamın görmediği yüzü babasının bildik yüzüyle yer değiştiriyordu. Ya gelen babasıysa..? Ya onlara sürpriz yapmak için saklanıyorsa..? Belki de yardıma gereksinimi vardı? Belki de Arno’nun yardımına!
İtalya’nın bir köyünde, herkes yaklaşan kuyrukluyıldızdan söz ediyordu. Böylesi, yıllardır görülmemişti. Ama kimse, göklerin bu makyajsız kraliçesini Arno kadar sabırsızlıkla beklemiyordu. Çünkü onun tek bir dileği vardı: Babasının eve dönmesi. Ancak, ne kardeşi onun kadar önemsiyordu bu dileği, ne de annesi Myriam. Hayatları, onları seven ama kendi prensiplerinden ötesini görmeyen bir adamın yakınında sürerken, köydeki terk edilmiş kulübenin bacası yeniden tütmeye başladı…
Bazen, sadece bize anlatılanın güzelliğiyle ayakta kalmak isteriz. Bazen hayatı, sadece hayallerimizin aydınlattığı kadarıyla görmektir bize iyi gelen. Umutla mutluluk yan yana yürüdüğünde, o yolu başkalarının, kendi doğrularıyla çizmesini istemeyiz. Gerçeklerin yükünü öykülerle hafifleten Angela Nanetti, büyülü bir anlatımla kaleme aldığı romanında soruyor: Mutluluğun ne kadarı uyum ve kabulleniştir, ne kadarı hayal ve arayış?