Kuşatılmış Yaşamlar sanıyorum otuzlu yaşlarındaki her insanın okuması gereken kitaplardan biri. Özellikle çok çalışıp, sisteme dahil olmaya can atanların okuması gerek diye düşünüyorum. Hoş gerçi kitap okumaya vakitleri olur mu böyle insanların bilemem ama Houellebecq okuduğum bu ikinci kitabıyla beni hem şaşırttı hem de çok düşündürdü. Aslında okuduğum ilk kitabı Temel Parçacıklar’dan sonra bu yazarı çok seveceğimi biliyordum ama bu kitabıyla yazarın hayran kaldığım başka başka yönlerini de keşfetmiş oldum. İşin asıl korkunç ve güzel tarafı da bu kitapta kendimi biraz fazla buldum.
“Okumakla geçen bütün bir hayat bütün dileklerimin gerçekleşmesi demek olurdu; ben bunu daha yedi yaşındayken biliyordum. Dünyanın düzeni acı verici, yetersiz; değişecek gibi gelmiyor bana. Gerçekten, bütün bir hayat boyu okumak bana daha uygun düşerdi.
Bana böyle bir hayat verilmedi.”
Kuşatılmış Yaşamlar işinde gücünde genç bir adamın hayatını anlatıyor yavaş yavaş. İşini, az çok iş arkadaşlarını, sakince akıp giden hayatını öğreniyoruz. Sonra birden bire işler değişmeye başlıyor; sular dalgalanıyor, hava biraz daha kararıyor, bir kasvet gelip yerleşiyor her şeye. Büyük bir felakete son hızda gittiğinizi anlasanız da durduramıyorsunuz kendinizi okurken, aynı yaşamda olduğu gibi. Bu karakterin yalnızlığını iliklerime kadar hissettim ve ne yazık ki bu hiç de hoş bir duygu değil. Yüz elli sayfada koca bir türbülans yaşadım anlayacağınız. İlk sayfalarında “e hadi artık bir şeyler olsun ööff” diyebilirsiniz, ancak sonraki sayfalarda biraz yavaşlamak ve “normale dönmek” için can atacaksınız. Keyifle!
Tanıtım yazısı:
Bilişim sektöründesiniz. Çok gözde bir mesleğiniz var. İyi para kazanıyorsunuz. Temiz giyimli insanlarla dolu dev binalarda çalışıyorsunuz. Arkadaşlarınız var. Ancak, göğsünüze bir ağırlık biniyor zaman zaman; üzerinize bir karamsarlık çöküyor; bir dalga gibi.
Bankacısınız. Çok gözde bir mesleğiniz var. İyi para kazanıyorsunuz. Temiz giyimli insanlarla dolu dev binalarda çalışıyorsunuz. Arkadaşlarınızla bowling oynuyorsunuz, bankacılıktan söz ediyorsunuz. Çok çalışıyorsunuz ama kazandığınız parayı harcayacak vakit bulamadığınız oluyor. Her an biri yerinizi kapabilir. Üzerinize bir karamsarlık çöküyor; bir dalga gibi kabarıp yüreğinize vuruyor.
Reklamcısınız. İşletmecisiniz. Mimarsınız. Ya da bunların hiçbiri değilsiniz. Gözde bir mesleğe sahip olmak, televizyonlarda gördüğünüz insanlar gibi ışıl ışıl gülücükler saçarak lüks yerlerde yemek yemek istiyorsunuz. Beyaz gömlekler giymek ve dizüstü bilgisayarla dolaşmak istiyorsunuz. Ve göğsünüze bir ağırlık biniyor. İsyan ve kıskançlık karışımı bir duygu boğazınızdan gözlerinize doğru yükseliyor. Hayattan kopuyorsunuz bu anlarda, yaptığınız her şeyin insan hayatı karşısında ne kadar anlamsız olduğunu hissediyorsunuz.
Kuşatılmış Yaşamlar, içimizden birinin alabildiğine sert öyküsü, bir kayıp günlüğü…
Buradan satın alın; Kuşatılmış Yaşamlar – Michel Houellebecq
Bu kitapla ne içilir: Sizi en çok rahatlatan sıcak bir içecek. Yani kitabın etkisinden kaçmak amacıyla sıcak çikolata bile önerebilirim.
Bu kitapla ne dinlenir: Chopin! Elbette Janusz Olejniczak‘tan.
Bu kitap daha önce Can’la Bir Sene‘de yayımlandı.