Küçük Şeylerin Tanrısı – Arundhati Roy

Küçük Şeylerin Tanrısı çok uzun zamandır okunacaklar kitaplığında bekliyordu beni. Yıllar boyunca neden bir türlü okumadım bilmiyorum ama iyi ki şimdi okudum diyorum. Önceden okusam anlamayacağım çok şey olacaktı, şimdi okuduğumda her şeyi tam da olması gerektiği gibi anladım. Anlamasına anladım da, bu kitap gerçekten zor bir kitap.

Küçük Şeylerin Tanrısı her şeyden önce insanı üzüyor, parçalara ayırıveriyor. Ben zaten özellikle hassas bir insan olduğumu biliyorum ancak buna rağmen çoğu insanın bu kitaptan çok etkileneceğini düşünüyorum. İngiltere’nin iplerinden “kurtulmuş” bir Hindistan, ülke içinde yaşanan çalkantılar, insanı hayrete düşüren kast sistemi ve daha en başından imkansız bir aşk hikayesi var bu kitapta. Arundhati Roy’un eşsiz dili ve anlatımı belki en başta biraz alışması zor olsa da onca üzüntü arasında insanı sarıveriyor. Siz yine de almadan önce mutlaka birkaç sayfasına göz atın derim. Hazır kış da yavaş yavaş geliyorken battaniye altında keyifle okunur.

Küçük Şeylerin Tanrısı - Arundhati Roy

Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Küçük Şeylerin Tanrısı – Arundhati Roy

Arundhati Roy, İngiltere’nin en saygın edebiyat ödülü olan Booker Ödülü’nü 1997 yılında Küçük Şeylerin Tanrısı adlı romanıyla aldı. Lirik bir dille, şiirsi bir anlatımla, bir söz-büyücü gibi kullandığı sözcüklerle, yasak bir aşkın çökerttiği bir ailenin soluk kesen dramını anlattı. Varlıklı bir Hindu ailesinin güzel kızı Ammu, ailesinin yanında çalışan bir işçiye aşık olur. Önüne geçilmez, kural tanımaz, tutkulu bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Oysa genç adam Dokunulmazlar sınıfındadır, toplumun en alt kademesinden. Sonu olmadığını bildikleri bu aşkta Küçük Şeylerle ‘le yetinirler, geleceği düşünemezler. Genç kadının ayrıldığı kocasından olan biri kız, biri erkek ikiz çocukları bu aşkın doğal tanıklarıdır. Olaylar, birbirinden ayrılmayan bu çift yumurta ikizlerinin çevresinde döner, kızın gözüyle anlatılır. Arundhati Roy, geriye dönüşlerle örüyor kurgusunu ve beklenmedik, dehşet verici sona ulaştırıyor. 1960’lı yılların sonunda, Hindistan’ın güneyinde geçen bu öyküde, arka planda İngiltere’den bağımsızlığını yeni kazanmış, siyasal çalkantılar içindeki bir Hindistan’ı, Kast Sisteminin ürkütücü koşullarını ve toplumsal tabuları buluyoruz. Hindistan’da yayınlandığında, Hristiyan bir Hindu kadınıyla alt kasttan bir erkek arasındaki aşk ve aşk sahneleri Hint gelenek ve göreneklerine aykırı düştüğü için büyük tartışmalara yol açan Küçük Şeylerin Tanrısı bir solukta okunan unutulmaz bir roman.

Can’la Bir Sene projemizde Simay da okumuştu bu kitabı, onun yorumuna da buradan ulaşabilirsiniz: Küçük Şeylerin Tanrısı

Bu kitap Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2016 kitaplarından biri. Siz de katılın, 2016 boyunca birlikte yirmi enfes kitap okuyalım!

Menüye dön