Kırmızı Zambak – Anatole France

Kırmızı Zambak Anatole France’in okuduğum ilk kitabı oldu ve sanıyorum uzunca bir süre tekrar Anatole France okumayacağım. Bu klasiği yanlış zamanda ve yanlış yerde okudum diye düşünüyorum. Başka bir zamanda okusam muhakkak daha çok sevecek ve keyfini çıkaracaktım çünkü Anatole France hiç de hoşlanılmayacak bir yazar değil.

Kırmızı Zambak’ın hakkını veremedim anlayacağınız. Bazen okuduğum kitabın hayatıma da yansımasını gereğinden fazla istiyorum ve şimdilerde de sanırım buna her şeyden daha çok ihtiyacım var. Anatole France’in yarattığı renkli (ve gerçekten çok fazla) karakterlerin arasına karışamadım bir türlü. Durum böyle olunca da aşkın, tutkunun, aldatmaların, hırsların, dedikoduların da uzağında kaldım. Yine de yazarın betimlemelerini hayranlıkla okudum diyebilirim. Hatta kitabı okurken keşke Anatole France’in İtalya’yı anlattığı bir gezi/anı kitabı olsaydı da onu okusaydım derken buldum kendimi sürekli. 1921 yılında Nobel Ödülü’nü kazanan yazarın asıl ismi François-Anatole Thibault imiş. 1844 ve 1924 yılları arasında yaşayan Fransa’nın bu en büyük yazarlarından biri bir kitap satıcısının oğluymuş; kendini çok iyi yetiştirmiş ve yıllar boyunca kendine has bir dil geliştirmiş. Kitabın konusu ilginizi çekerse kaçırmayın derim. Keyifle!

Hayatı, dünyayı iyi bilenler, kadınların zayıf göğüslerine gerçek bir aşkın dikenli gömleğini seve seve giymediklerini bilirler. Uzun bir özverinin herkesin elinden gelmeyecek bir şey olduğunu bilirler.

Kırmızı Zambak - Anatole France

Oğlak Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Kırmızı Zambak – Anatole France

İki yıl sonra kendisini bütün gücüyle, gençliğinin bütün ateşi ve yüreğinin bütün temizliğiyle arzulayan Menil’e boyun eğmişti. ‘Beni seviyordu, bunun için verdim kendimi ona’ diyordu içinden. Acı çekilecek derecede sevildiğini görünce bırakmıştı kendini. Çabucak ve sadelikle vermişti kendini. (..) Aşk da sofuluk gibidir. Geç gelir. İnsan yirmi yaşındayken ne o kadar aşık olur ne de sofu. Özel bir eğilimi, bir tür doğuştan ermişliği varsa o başka. Bir kadın, tutku-aşka, yalnızlıktan ürkmez olduğu yaşta boyun eğer çoğu zaman. Tutku dindışı bir keşişliktir. Bunun için büyük tutkun kadınlar, büyük çilekeşler kadar ender görülür. Hayatı, dünyayı iyi bilenler, kadınların zayıf göğüslerine gerçek bir aşkın dikenli gömleğini seve seve giymediklerini bilirler. Uzun bir özverinin herkesin elinden gelmeyecek bir şey olduğunu bilirler. Hele bir seçkin çevre kadınının sevince nelerden olacağını bir düşünün. Her şeyi kaybeder aşkta. Özgürlüğü, huzuru, serbest bir ruhun çekici oyunlarını, şık giyimleri, eğlenceleri, zevkleri…”
Kırmızı Zambak… Dünya aşk edebiyatının bu en önemli klasiği de “Oğlak Klasikleri” arasında…

Bu kitap Oğlak Yayınları ve Ruhu Doyuran Kitaplar‘dan biri. Siz de bu okuma projesinde bana katılın; edebiyatın ve yemek kültürünün hayatımıza neler kattığını birlikte keşfedip keyfini çıkaralım.

Menüye dön