Kendine Ait Bir Oda Virginia Woolf’un okuduğum ilk kitabı oldu. İyi ki bu kitapla başladım Woolf okumaya; hem yazarı hem de kendimi tanımam açısından müthiş bir serüven oldu diyebilirim. Kadınları her zaman hor görenlerin “feminik!” diye kestirip atacağı bir yazar Woolf. Ancak feminizmin ötesinde, kalemiyle dünyaları değiştirebilecek bir kadın var karşımızda.
Kendine Ait Bir Oda kadınların kendilerine ait bir oda ve yeterli gelirleri olmaksızın yazmakta gerçekten çok zorlanacaklarını anlatıyor ve bu konuyu İngiliz tarihinde kadının yerinden örnekler vererek müthiş bir şekilde anlatıyor. Bu kitapta yer alanlar 1928’de yazarın Cambridge Üniversitesi’nde kadınlara yaptığı konuşmalarla şekillenmiş. O zamandan bu zamana ne yazık ki çok bir şey değişmediğini görmek insanın kalbini kırsa da Woolf’un son sayfalarda yazdıklarını okuduktan sonra gerçekle yüzleşip daha da güçlü duruyor insan. Yazmayı ya da erkeklere özgü (ki buna kimin karar verdiğini hepimiz biliyoruz) herhangi bir şeyi yapmayı düşünüp de etraftan saçma sapan yorumlar aldınız mı? Temizlik, yemek ya da çocuk yapamadığınızda size çürümüşsünüz ve kokuyormuşsunuz gibi baktılar mı hiç? Peki ya erkek kardeşinize aynı şeyler oldu mu? Ya da tanıdığınız herhangi bir erkeğe? Peh! Sadece yazmak konusu etrafında dolansa da bu kitap size daha çok şey düşündürecek. Kafanızda bir şeylerin kapıları açılacak ve bazı şeyler de sonsuza dek yok olmak üzere unutulacak. Çok seveceksiniz, lütfen ama lütfen okuyun!
Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf
“Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler, büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı. Böyle bir güç olmasaydı dünya hâlâ bataklık ve balta girmemiş ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarda zafer kazanıldığı duyulmazdı… Çar ve Kayzer ne taç giyerler, ne de tahttan inerlerdi. Uygar toplumlarda hangi işe yararlarsa yarasınlar, bütün şiddet ya da kahramanlık eylemlerinde aynalar gereklidir. İşte bu yüzden Napoléon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezlerdi.”
Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un 1928 yılında kapılarını kadınlara yeni yeni açmakta olan Cambridge Üniversitesi’ndeki kız öğrencilere hitaben yaptığı bir konuşması üzerine şekillenmiştir. İngiltere’de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmelerinden bir yıl sonra yayımlanan kitap o tarihten günümüze feminizm tartışmalarının locus classicus’u olageldi. Jane Austen ve Charlotte Brontë’den, kadınların niçin bir Savaş ve Barış yazamadıklarına; Shakespeare’in hayali kız kardeşinden bugün de tartışılmaya devam eden kadının yoksulluğu ve namusu başlıklarına, hatta yaratıcılığın doğasına kadar uzanan geniş bir yelpazede kalemini özgürce oynatan Woolf, kadınlara edebiyat alanında bir çıkış yolu gösteriyor.
“Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır,” diyen Virginia Woolf’un sesi, aradan geçen sekseni aşkın yıla rağmen gücünü ve etkinliğini koruyor.
Bu kitap Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2017 kitaplarından biri. Siz de katılın, 2017 boyunca birlikte yirmi enfes kitap okuyalım, Birleşik Krallık edebiyatını birlikte keşfedelim!