Ken Kesey – Guguk Kuşu (One Flew Over the Cuckoo’s Nest)

Ken Kesey‘in Guguk Kuşu adlı kitabı, uzun zamandır okuyacağım diye kitaplıkta beklettiğim kitaplardandı. Kitap kulübümüzün son toplantısında The Particular Sadness of Lemon Cake adlı kitabı listeden çıkartınca yerine bu kitabı koyduk. Herkes bir şekilde kaçmış bu kitaptan. Ancak, kitap bittince anladım ki bu kitabı ne kadar erken okursanız o kadar iyi.

Ken Kesey
Guguk Kuşu’nu orijinal dilinden okudum, türkçe çevirileri nasıldır pek bir fikrim yok. Ancak Ken Kesey, inanılmaz bir yazar. Hikayenin içine gömülmeyeceğim, içine girdikçe üzülüyorum derken, bir baktım yazar beni kolumdan tutmuş sürüklüyor. Çocuk gibi, “Bir şeyler yapsanıza! Kaçsanıza! Durmasanıza!” derken buldum kendimi hep. Bazı karakterleri kaçırmak istedim, bazılarını da öldürmek. Uzun zamandır bu kadar etkilendiğim bir kitap okumamıştım. Ken Kesey okunması gereken yazarlarınız arasında olsun mutlaka.

Ken Kesey

Ken Kesey, bir yazardan fazlası

Kesey yazarlığı bir yana, The Merry Pranksters adlı grubuyla Amerika’yı 3 yıl boyunca turlamış ve ülkeyi ve insanlarını filme almıştır. Daha sonrasında marihuanadan dolayı tutuklanmıştır. Tom Wolfe‘un kendisi hakkında yazdığı The Electric Kool Aid Acid Test adlı kitap ile de kült olmuştur. Bulduğunuz ilk fırsatta okuyun bu kitabı.

Kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Ken Kesey- Guguk Kuşu

Büyük Hemşire, çelik kapıdaki düğmelerden birini çevirerek duvar saatini dilediği hıza ayarlayabiliyor. Kimi zaman canı her şeyi hızlandırmak istiyor; düğmeyi çeviriveriyor. Saatin akrebiyle yelkovanı yarışıyorlar sanki. Paravanlarla örtülü pencerelerde gündüz, gece birbirini kovalıyor. Bu düzmece zamanın geçmesiyle herkes birbirine giriyor. Yarım yamalak tıraş olup kahvaltı masasına balıklarına dalıyorsun, daha ağzına bir lokma koymadan öğlen oluyor, ilaç veriliyor, yerinden kalkıp dinlenme odasına giderken akşam zili çalıyor, yatağa giriyorsun, on dakika sonra gene sabah olmuş. Büyük Hemşire herkesin kırılma ya da dağılma noktasına geldiğini görünce, düğmeyi yeniden çeviriyor. Her şey eski hızına dönüyor. Fil makinesini olağan hızının on katına çıkarıp perdede herkesin akıl almaz biçimde koşuşmasını izleyen, bir süre sonra bıkan, eski düzeni geri getiren küçük bir çocuğu hatırlatıyor bana Büyük Hemşire’nin bu davranışı.”

Guguk Kuşu, günümüz insanının toplumla çelişkilerini ortaya koyan bir roman. Kimin dediği olacak? Toplumun mu, gönlüne göre yaşayanın mı? Bir akıl hastanesindeki özgür ruhlarla disiplin sağlamaya çalışan yönetim arasındaki mücadeleyi olağanüstü bir ustalıkla anlatan Ken Kesey, bu ilk yapıtıyla Amerikan ‘karşıt kültürünün’ efsanelerinden biri oldu. Roman 1975 yılında Milos Forman tarafından sinemaya aktarıldığında, başta delişmen dalavereci MCMurphy rolüyle şeytani ve karizmatik oyunculuğunun temellerini atan Jack Nicholson ile katı ve sadist ruhunu taş bebek güzelliğinin altında saklayan Büyük Hemşire Racthed’ı canlandıran Louise Fletcher olmak üzere, film 5 Oscar ödülü kazanarak, bir başyapıt haline geldi.

Menüye dön