Karlar Ülkesi, Dağın Sesi‘nden sonra okuduğum ikinci Yasunari Kawabata kitabı oldu. Nobel Ödülü sahibi yazarın bu kitabı çoğu okur tarafından yazarın başyapıtı olarak anılıyor. Karlar içinde, kendi halinde bir köyde geçen bu kısa hikaye, betimlemeleriyle hayalden hayale koşmanızı sağlayacak ve kış aylarında lapa lapa yağan karları özletecek size.
Karlar Ülkesi, izole bir kaplıca köyünde her yer karla kaplanmışken geçen bir hikaye. Tokyo’nun gürültüsü ve stresinden bunalan Shimamura adlı zengin bir adam, eşini ve çocuklarını ardında bırakıp, dağda yer alan bu kaplıca köyüne geliyor. Yaptığı tren yolculuğu ile başlayan hikaye, Shimamura’yı az da olsa tanımamıza olanak veriyor. Bir yandan yazarın o şahane betimlemelerini okurken bir yandan olacaklara dair beklentiler artıyor. Derken Shimamura, Komako ile tanışıyor. Komako çok genç bir geyşadır ve yaşadığı yer ve aldığı eğitimden ötürü birinci sınıf bir geyşa olarak tanımlanamaz. Ancak Shimamura ve Komako arasındaki ölmeye mahkum ilişki karlar arasında alevlenmeyi başarır. Her satırında biraz hüzün, bol güzellik var bu kitabın. Ben İngilizce çevirisi okudum ama eminim dilimizdeki çevirisi de başarılıdır. Mutlaka göz atın derim.
Doğan Kitap’tan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Karlar Ülkesi – Yasunari Kawabata
“Bin Beyaz Turna” romanıyla 1968 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Kawabata, XX. yüzyılın en büyük yazarlarından biri olarak kabul ediliyor. Kawabata tüm eserlerinde öylesine incelikli ve sade bir anlatım yakalıyor ki, bu incelikli anlatım kahramanlarının tutkularındaki vahşeti bile neredeyse görünmez kılıyor. Karlar Ülkesi de Kawabata’nın gözünden pastoral bir kış resmi.
Gerçek bir işi olmayan Şimamura, Batı dansına ilgi duyar. Tokyo’nun tüccarlar bölgesinde yetişmiştir ve Kabuki tiyatrosunu iyi bilir. Zamanını dansla ilgili çeviriler yaparak ve bu konuda bulduğu yazıları ve fotoğrafları arşivleyerek geçirir. Her yıl Tokyo’dan bir dağ kaplıcasındaki hana kısa süreliğine kalmaya gelen Şimamura, kendisini eğlendirmesi için beraberinde hep aynı geyşayı, Komako’yu getirir. Zamanla aralarındaki yakınlık tutkulu bir beraberliğe dönüşür, ama Şimamura, Komako’yla aynı evi paylaşan Yoko’ya da ilgi duymaya başlayınca işler karışır.
Bu kitap Japon Edebiyatı – Bir Ülkeyi Kitaplardan Tanımak projesi kitaplarından biri. Siz de Japon edebiyatı ile daha fazla haşır neşir olmak isterseniz beklerim!
Bu kitap Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2018 kitaplarından biri. Siz de katılın, 2018 boyunca birlikte yirmi enfes kitap okuyalım; hayatımıza yenilikler katacak yazarları ve kitapları birlikte keşfedelim!