Irving Stone daha önce The Egony and the Ecstasy adlı kitabını okuyup hayran kaldığım bir yazar. Van Gogh’un hayatını anlattığı Lust for Life adlı kitabıyla da gönlümdeki yerini iyice genişletti. Hem edebiyata hem de resim sanatına tutkunsanız ya da her iki alanda da bir şeyler öğrenip müthiş vakit geçirmek istiyorsanız bu yazarı mutlaka okuyun derim.
Lust for Life Paris’in post empresyonizm (ard izlenimcilik) döneminin o heyecanlı atmosferini mükemmel bir şekilde anlatıyor. Bir yandan Van Gogh‘un gelişmesini okurken bir yandan diğer ressamların ve o çağın önde gelen diğer sanatçılarının hayatlarına da kısa da olsa göz atabiliyorsunuz. Irving Stone, Van Gogh’u hem bir sanatçı hem de insan olarak çok dengeli ve hoş bir şekilde anlatmış. Roman Van Gogh ve kardeşi Theo arasındaki yaklaşık 700 kadar mektup göz önüne alınarak yazılmış. Yani anlayacağınız neredeyse her şey gerçek. Zaten kitabın sonunda yazar bunu da net bir şekilde açıklıyor. Van Gogh’un yaşamı misyoner olmak için evden çıkıp ölümüne kadar detaylı bir şekilde ele alınmış.

Lust for Life her yönüyle çok iyi bir kitap. Dili oldukça akıcı, hikayede katiyen aksayan bir bölüm bile yok ve aslını isterseniz bir film izliyormuş gibi hissettiriyor insanı. Karakterlerin tümü kalkıp yanınıza gelecek ve “Sen ne düşünüyorsun?” diye soracak kadar gerçek. Irving Stone’un bu kitap için büyük bir araştırma yaptığı ortada ve mektuplardan yola çıkarak yazdığı bu roman daha gerçekçi olamazdı. Roman hem okuması çok zevkli ve güzel hem de sanat ve sanatçılar arasındaki (örn:Manet, Cezanne, Gauguin, Pissarro, Seurat, Degas, vb.) ilişkileri çok iyi bilmeyenler ve merak edenler için de bulunmaz bir kaynak. İnanın bunları akademik bir kitapta okursanız aklınızda kalmayacak.

Vincent Van Gogh kadar resim yapma arzusu ile acımasızca hayatını değiştiren ya da mutluluğun en basit hallerinden bu kadar uzak bir ressam olamaz. Bir dahi olmasına rağmen hayatı yoksulluk, hastalık, yalnızlık, delilik ve umutsuzlukla geçti. Şimdi hayatta olsaydı, resimlerinin astronomik rakamlara satıldığını görseydi ne hissederdi çok merak ediyorum. Bu konuyla ilgili Dr. Who çok efsane bir bölüm yapmış. Ben diziyi çok sevmesem de Van Gogh’u oynayan adam hem çok iyi, hem de tam da benim istediğim gibi Van Gogh günümüze gelip, eserlerinin nasıl sergilendiğini görebiliyor. Göz yaşlarımı tutamamıştım izlerken. Merak edenleriniz varsa şuradan inceleyebilir: Vincent and the Doctor.

Lust for Life sanırım dilimize çevrilmedi. İnternette yaptığım kısa bir araştırmada herhangi bir çeviriye rastlayamadım. İnanılmaz bir kayıp! Hangi yayınevi haklarını satın alıp da çevirmediyse yazıklar olsun diyorum. Umarım en kısa zamanda çevrilir de meraklıları okuyabilir. O zamana kadar okuyabilenler mutlaka okusun diyorum. Ben ingilizce okuyamam ama çok da merak ettim şimdi ne olacak diyenleriniz varsa da filmi var. Şuradan fragmanını izleyebilirsiniz: Lust for Life. İnanın çok seveceksiniz!