Şu yaşımda hala Hemingway okumamanın verdiği utanç ile, bulduğum ilk boş anımda hemen elime bir romanını aldım. Büyük bir heyecan ve beklenti içindeydim elbette ancak, zamanında sahaf festivalinden aldığım A Farewell to Arms / Silahlara Veda sinirlerimi bozmakla beraber, çoğu beklentimi karşılamış olsa da, çok canımı yaktı.
Kendi hayatından büyük izler taşıyan bu roman, ilginç kadın karakterleri ve insanı umutsuzluğa düşüren konusuyla -harika bir dili olsa da- gerçekten can sıkıyor. Kadın karakterler neden ilginç peki? Şöyle ki, Hemingway’e bir türlü yakıştıramadım ana kadın karakteri. Sanki eksik, sanki biraz sakat gibi. Belki de özellikle bu tür kadınlar yaratıyor çoğu kitabında. (Çok eleştiri almış bu yüzden.)
Hemingway ve sonlar
Savaş ve savaşın aptallığı zaten yeteri kadar itici bir konuyken, savaş zamanında aşık olup bu aşkı adam gibi yaşayamamak beni zaten deli ediyordu. Üstüne bir de insanı dehşete düşüren son gelince.. “Bu kadar basit olmamalı” diye isyan ettiğimi hatırlıyorum. İnanmak istemeyip, yazara kızarken buluyorsunuz kendinizi. Halbuki o sadece hayatın tüm gerçekliğini tamamen insanca ortaya koyuyor. Hollywood filmlerinden alışkın olduğumuz renkli ve mutlu sonların aksine, insanı “lanet olsun!” bile dedirtemeyecek kadar yoran, olabildiğince karanlık ve umutsuz bir son…
Eninde sonunda kendi ölümüne sebebiyet veren yazarlar beni hep en derinimden etkiliyor zaten. Kendi canına kıyabilecek kadar cesur ve bir o kadar da hayattan bıkmış kimseler neden beni çekiyor bilmiyorum ama bu yazarların yazdıklarını galiba hepsinden daha çok seviyorum.
Kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Ernest Hemingway – Silahlara Veda
Hemingway’in yazmayı en sevdiği konulardan biri olan savaş hakkında insanı düşünmeye zorlayacak gerçekleri müthiş bir roman kurgusuyla okuyacaksınız.
Romanda, sıcak savaşın ortasında iki genç insan hem kendi sevgi dolu dünyalarında, hem de savaşın her şeyi yerle bir eden acımasız dünyasında yaşarlar; bütün zorlukları aşarlar sevgileriyle. Bir yanda insanı yok eden savaş, bir yanda insanı insan yapan sevgi… Yaşama sevinci… Bu çelişkili yaşam içinde bu iki insanı çeke sürükleye götüren olaylar… Romanı en güzel savaş romanlarından biri yapan bir sonuç…