Colorless Tsukuru Tazaki and His Years of Pilgrimage, yani Haruki Murakami’nin son kitabı dün gece geç saatlerde bitti. Her Haruki Murakami kitabında olduğu gibi bu kitapta da dünyam değişti. Bu kez bir farklılık olarak, bir sürü soru işareti ile kalakaldım ortada. Sanırım Haruki Murakami, olacakları bu kez bizden bekledi.
Haruki Murakami’yi uzun zamandır okumuyordum. Bunun bir sebebi, cesaret edememdi. Bir diğer sebebi de -saçma olabilir ama- o artık kitap yazmaktan vazgeçtiğinde ya da bu hayattan gittiğinde elimde ona dair daha dokunulmamış bir şeyler bırakmaktı. Cesaret edemememin sebeplerinden biri ise kitaplardan – özellikle Haruki Murakami’den- çok etkilenen bir insan olmam. Her Murakami kitabından sonra rüyalarımın bile değişmesi sonucu biraz yavaş gitmeye karar vermiştim belki hatırlarsınız. Colorless Tsukuru Tazaki and His Years of Pilgrimage ise tam da beklediğim etkiyi yaratarak hem rüyalarımı hem de düşüncelerimi yine derinden etkiledi.
Colorless Tsukuru Tazaki and His Years of Pilgrimage yine şahane Haruki Murakami müzik zevkini yansıtıyor. Kitap boyunca bolca duyacağınız, meraktan kıvranacağınız bir şarkı ise Lazar Berman tarafından çalınan Franz Liszt şarkısı, “Le mal du pays”. Yazının sonundaki videodan dinleyebilirsiniz. Ben de bir yandan kitabın konusuna ve değindiklerine geçeyim.
Renksiz Tsukuru Tazaki’nin çok yakın olduğu 4 arkadaşı var. Tsukuru ile 5 kişi olan bu gruptaki kişilerin hepsinin adında bir renk var, Tsukuru hariç. Akamatsu kırmızı çam, Oumi mavi deniz, Shirane beyaz kök ve Kurono siyah tarla anlamına geliyor. Tsukuru’nun renksizliği daha isminden başlıyor anlayacağınız. Bir gün Tsukuru’nun arkadaşları onu bir daha görmek ve duymak istemediklerini belirtiyorlar. O günden bu yana Tsukuru hayat boyunca sürükleniyor, hiç kimseyle samimi bir ilişki kuramıyor. Fakat sonra Sara ile tanışıyor. Sara Tsukuru’ya bunca sene önce ne olduğunu öğrenmesi gerektiğini söylüyor. Kitabın konusuyla ilgili daha fazla bir şey anlatmayacağım. İnanın bu kadarı şimdilik yeter. Spoiler vermekten ne kadar çekindiğimi biliyorsunuz. Ama siz yine de kitapla ilgili önceden de yazdığım animasyonu izleyebilirsiniz.
Kimlik, kendini tanıma, arkadaşlık, aşk, geçmişten gelen çözülmemiş acılar, tarifi zor rüya ve gerçeklik arasında kalışlar, trenler, kesik parmaklar, Finlandiya, kuşlar, basit ama lezzetli yemekler, enfes şarkılar… Haruki Murakami olmazsa olmazlarının yanı sıra yeni yeni alışkanlık edinebileceğimiz öğeler de var bu kitapta. Ayrıca, belirtmeden edemeyeceğim, Murakami‘nin çoğu kitabında gençler üstünlük sağlayıp kitabın çoğunu kaplasa da bu kitapta yetiştin bir erkek (36 yaşındaki Tsukuru) üstünlüğü elde ediyor. Büyülü dünyanın dengesi biraz da olsa değişiyor yani anlayacağınız. 1Q84‘te olduğu gibi burada da küçük bir öykü içinde öykü var. Bu da okuyacaklar için hoş bir sürpriz olsun şimdiden. Umarım Haruki Murakami bu küçük öykü hakkında da kocaman bir kitap yazar ve ne olduğunu öğrenebiliriz.
Kitabın bendeki kopyası sert kapaklı ve içinde yapıştırmalarla geliyor. Tasarımı hakkında önceden de yazmıştım hatırlarsınız (hatırlamıyorsanız da şuradan ulaşabilirsiniz: Colorless Tsukuru Tazaki and His Years of Pilgrimage). Kitap bittiğinde ben de yapıştırmaları alıp kapağı keyfimce tasarladım (yukarıda görebilirsiniz). Umarım dilimizden okuyacaklar için de benzer bir şey yaparlar. Şimdiden, bol keyifli, bol büyülü okumalar. İnanın çok çok çok seveceksiniz!