Gündüz Vassaf’ın yeni romanı “Mostari – Bir Köprü Bekçisinin Günlüğü” tam da beklediğim gibi inanılmaz bir kitaptı! Vassaf üç ay Saraybosna’da kalmış, adı üstünde köprüye bekçilik etmiş. Kitabı okurken ben de bekledim köprünün bir tarafında, o gezerken ben de gezdim, o düşünürken ben de düşündüm… Mostar Köprüsü bir yana, çok özlemişim Gündüz Vassaf okumayı! Sırada bekleyen kitaplardan dolayı hemen okuyamadığıma üzülüyordum, şimdi de bittiğine.
Mostari elbette şahane, ona diyecek söz yok. Hatta bu zamana kadar kitapla ilgili birçok şey yazıldı çizildi, Vassaf’la röportajlar yapıldı. O yüzden ayrıntılara girip de kitaptan bahsetmeyeceğim hiç. Tek söyleyebileceğim kitabı okumanız gerektiği çünkü Gündüz Vassaf çok iyi bir yazar, çağdaşları olarak fazla şanslıyız. Bu zamana kadar hiç okumadıysanız da çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Koşarak bir kitapçıya gitmenizi öneririm.
Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya. Keyifle!
Gündüz Vassaf’tan şiirsel bir kitap:
Her zamanki gibi öznel, her zamanki gibi evrensel.
“Mostar’da günlerim, aylarım, bir türlü ayrılamadığım Köprübaşında geçti. Anı notları diye yazmaya başladıklarım ayakta bekleyen bir köprü bekçisinin nöbet defterine dönüştü. Bazen yüzlerce turist arasında, bazen gece saatlerinde tek başıma Köprü’yü bekledim. Ben Köprü’yü sahiplendim, o beni zapt etti. Bana neler yaşattıysa ben de dünyamı, duygularımı, düşünce ve hezeyanlarımı onunla paylaştım. Taa ki bir gün beni azad edene kadar.”
Yazar ve psikolog Gündüz Vassaf’ın Mostari – Bir Köprü Bekçisinin Günlüğü kitabının macerası, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nde çalışırken Bosna’da yaşayan kuzeninin Mostar’daki evinde kalabileceğini söylemesiyle başlar. Mostar’a varışının ertesi günü, dünyanın dört tarafından gelen herkes gibi Vassaf da evrensel ününe savaş acıları eklenmiş Mostar Köprüsü’nün yolunu tutar, yanında taşıdığı küçük defterini çıkarıp bir kaç gözlemini yazar. Hava kararmaya başladığında, elinde kalemi, Köprü duvarının üstünde defteri, kendini de dönüştürecek bir alemin beklenmedik yolculuğuna çıkar.
Anı olarak yazmaya başladığı notların bir köprü bekçisinin nöbet defterine dönüşür.
“Bazen yüzlerce turist arasında, bazen gece saatlerinde tek başıma Köprü’yü bekledim. Ben Köprü’yü sahiplendim, o beni zapt etti. Bana neler yaşattıysa ben de dünyamı, duygularımı, düşünce ve hezeyanlarımı onunla paylaştım. Taa ki bir gün beni azat edene kadar.”
Ve… Tam da Köprü yolculuğu bitmek üzereyken savaşın çıkmaz sokağından bir sesleniş… Mostar Manifestosu!
Comments are closed.