Granta Türkiye‘nin ilk sayısı Kimlik’i büyük bir heyecanla aldım. Akşamında hızla okumaya başladım. Ülkemin şahane yazarlarının Granta’ya çıkabilecek kadar şahane olan öykülerini okuyacaktım ne de olsa. Ancak heyecanımın yerini hayal kırıklığı ve sinir aldı. Hayal kırıklığı yaşadım çünkü öykülerin çoğu oldukça sıradan ve hatta sıkıcı. Sinirlendim çünkü çevirilerde o kadar çok Türkçe hatası var ki sürekli dikkatim dağıldı. Bir ilk sayı için yapılmaması gereken ne kadar hata varsa Granta Türkiye’de toplanmış gibi.
Granta UK’den sonra Granta Türkiye’yi okumak, çakma Louis Vuitton çantasıyla hava atan bir kenar mahalle dilberiyle sohbet etmek gibiydi. Dayanılması çok zordu anlayacağınız. Hakkını yiyemeyeceğim öyküler de vardı elbette; aklıma Karin Karakaşlı geliyor şimdilik. Yabancı yazarlar ise ne yazık ki bizimkilerden çok daha keyifliydi; tüm yazım hatalarına rağmen! Yine de alın dergiyi derim. Belki ilerde çok daha iyi sayılara imza atabilirler. Umutla!