Flannery O’Connor 1925’te Amerika’da doğmuş ve 1964’te lupus nedeniyle hayatını kaybetmiş büyük bir romancı ve kısa öykücü. Orijinal dilinde okuduğum kitabı Her Çıkışın Bir İnişi Vardır (Everything that Rises Must Converge) Flannery O’Connor öldükten sonra yayınlanan kitapları arasında yer alıyor. İnanın bu zamana kadar beni böylesine çarpan hikayeler okumamıştım.
Kitapta birbirinden çarpıcı dokuz öykü var. Çarpıcı derken, kalbinize inen bir darbe anlamında çarpıcı bu arada. Her öykünün sonunda daha derinden nefesler almaya başlıyor, insanlardan daha bir tiksiniyor, yazarın tuttuğu aynada kendinizi biraz olsun görüyorsanız (ki kaçışı yok emin olun) kaçacak delik arıyor hale geliyorsunuz. Bazı karakterler size kan kustururken bazıları kalp atışlarınızı hızlandıracak. O kadar gerçekler ki gözlerindeki ışıltıyı bile görebileceksiniz. Ben en çok Ormanın Tam İçinden adlı öyküsünden etkilendim. Bu öyküdeki karakterler şimdiye kadar okuduğum hiçbir şeyle kıyaslanamaz diyebilirim. Yatmadan hemen önce değil ancak gün içinde okumanızı şiddetle öneririm. Flannery O’Connor çok güçlü bir sese sahip. İnsanın içine öyle bir ışık tutuyor ki görmek istemediklerinizi görüyor ve bundan kaçamıyorsunuz. Edebiyat işte tam da bunun gibi durumlarda güzelleşiveriyor. Hayatınız boyunca en az bir kitabını mutlaka okumanız gereken bir yazar O’Connor ve Her İnişin Bir Çıkışı Vardır emimi sizi de en beni etkilediği kadar etkiliyecek. Keyifle ve mutlaka okuyun!
Flannery O’Connor’un bu eşsiz kitabı ülkemizde Metis Yayınları’ndan çıkmış. Aşağıda tanıtım yazısını okuyabilir ve buradan satın alabilirsiniz.
Flannery O’Connor’dan daha önce yayımladığımız İyi İnsan Bulmak Zor çok sevildi. Şimdi de yazarın ölümünden sonra yayımlanmış ikinci öykü kitabına yer veriyoruz Metis Edebiyat’ta: Her Çıkışın Bir İnişi Vardır’da yine dokuz güzel öykü var. Karakterlerin hepsi insani zaaflardan fazlasıyla nasibini almış saplantılı tipler: Kimi erdemli olmayı, kimi iyilik yaparak başkalarını “kurtarmayı”, kimi değişime ve ilerlemeye ayak uydurmayı, bazıları da ırkçılık gibi sosyal sorunları dert edinmiş ya da ölüme kafayı takmış insanlar. O’Connor bu karakterlerin kendilerini içine düşürdükleri durumları tasvir ederken, anlatı kazanına bolca ironi, epeyce gerilim, biraz trajedi, bir çimdik de komedi katıyor. Böylece, evet hayli karanlık, ama okuması keyifli öyküler çıkıyor ortaya.