Edith Wharton – Mihenk Taşı

İlk kez Edith Wharton okuyorum. Başta Masumiyet Çağı olmak üzere eserleri hakkında müthiş şeyler duymama rağmen hep ertelemiştim. 1862 ve 1937 yılları arasında yaşayan Amerikalı yazar, 1921’de Pulitzer kazanan ilk kadın yazar olarak da tarihe geçmiş. İyi ki okumuşum. Müthiş bir kadın bu!

Mihenk Taşı Edith Wharton

Mihenk Taşı pek de erdemli sayılmayacak bir adamın hikayesini anlatıyor. Sevilmiş ama bu sevginin karşılığını verememiş bir adam. Kendisini seven kadının yazdığı mektupları kadının ölümünden sonra para kazanmak için yayınlayan bir adam. Sonrasında çığ gibi büyüyen olaylar ve sorgulamalar…

Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. Bence Wharton bu kitabında ağzından çıkanla yaptıkları arasında uçurumlar olan insanları yazmış. Tabi, bir kadının mezarından bile bir erkeğe verebileceği dersler var ki en önemlisi de onu görmek zaten. Pişmanlık ve pişkinlik el ele ne kadar yol alabilir? İnsan vicdanıyla nereye kadar kavga edebilir? Zaman zaman yaşanılan iç çekişmelerini çok güzel anlatmış Wharton. En kısa zamanda Masumiyet Çağını da okuyacağım. O zaman kadar, keyifle!

Mihenk Taşı Edith Wharton

Edith Wharton’un Mihenk Taşı adlı kitabının tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya

Mihenk Taşı, saplantılı ve iddialı bir aşkın kabul edilmezliklerle dolu halinin derin bir ifadesi. Aşkta korkmanın, gerçeklerden kaçmanın ve dürüstlükten ödün vermenin maliyetini ortaya koyuyor ve gözlerimizin içine bakıp, ‘Korkusuzca sevin, ‘ diyen Bayan Aubyn’in, aşkındaki korkularını kendisinden nasılda uzağa taşıyabildiğini gösteriyor. Glennard, hayranlık duyulacak çekiciliğiyle, iki farklı kadında izler bırakırken, yaşamının dersinide Aubyn sayesinde alexa’dan alıyor: Bir kadını en mutlu eden şey, sahip olduklarını sevdiği insana verebilmenin huzurudur.

Menüye dön