Doris Lessing 1919’da İran’da doğmuş ve 2013’te İngiltere’de hayatını kaybetmiş Nobel Ödülü sahibi bir yazar. Altın Defter ise en önemli kitabı olarak tanınıyor. Kitabı okuduktan sonra nedenini anlamak hiç de güç değil. Kalınlığı gözünüzü korkutmasın, insanı çok zorlayan bir kitap değil.
Altın Defter’i çoğumuz feminist bir kitap olarak duyduk. Bu tamamen yalan olmasa da kitap katiyen bundan ibaret değil. Büyük resmin sadece bir parçası diyebiliriz. Daha çok kadınların zihinleri ve kendilerini ifade etmelerini etraflıca ve yoğun bir şekilde ele alıyor diyebiliriz. Elbette tarihin akışında duygular ve seksin de nasıl değiştiğini hoş bir şekilde anlatıyor. Bir de tabi komünist parti ve bir şeye ait olmanın insanı nasıl etkilediği durumunu.
Bunun dışında kitapta dört ayrı defter bulunuyor. Ana karakterimiz Anna her defterde farklı bir konu hakkında yazıyor. Altın defterde ise çözülmeler yer alıyor. Özellikle son 50 sayfada bu kitabı iyi ki elimden bırakmamışım, iyi ki sonuna kadar okumuşum diyeceksiniz. Keyifle!
Tanıtım yazısı:
Genç bir yazar olan Anna Wulf, kocasından ayrılmış, küçük çocuğuyla birlikte yaşamaktadır. Bir süredir hiçbir şey üretemeyen Anna, kendisini tatmin etmeyen ilişkilerin yarattığı hayal kırıklıklarıyla yaşamının çökmekte olduğu duygusuna kapılır.
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Doris Lessing – Altın Defter
Bu kitapla ne içilir: İngiliz çayı
Bu kitapla ne dinlenir: Her defterde ayrı bir şey dinlemek gerek. İnanın ben de karar veremedim.
Bu kitap daha önce Can’la Bir Sene‘de yayımlandı.