Van Gogh bu yazın hayatımı değiştiren isimlerinden biri oldu. Hakkında yazılan birkaç makaleden yola çıkarak yine hakkında yazılan romanları okuyunca bu dahinin gerçek bir hayranı olmadan edemedim. Van Gogh’un hayatı resimleri kadar çarpıcı. Dieter Beaujean’in yazdığı, Van Gogh’un hayatını çok kısa bir şekilde anlatan ve resimlerine bolca yer veren bu kitap, Van Gogh yolculuğuna çıkmak isteyenler için harika bir başlangıç kitabı olabilir.
Dieter Beaujean bu kısa kitapta Van Gogh’un resimlerini detaylı bir şekilde incelerken, ressamın yaşadığı yıllarda aynı zamanda dünyada neler olduğundan da kısa kısa bahsetmiş. Kitapta aynı zamanda bu şahane ressamın ilk resim yapmaya başladığı zamanlarda siyah beyaz yaptığı çalışmalardan örnekler de yer alıyor. Van Gogh‘un resimlerinin kitap boyunca nasıl ilerleme kaydettiğini, Paris’ten sonra nasıl değiştiğini görmek mümkün. Resmini yaptığı yerlerin fotoğraflarının olması da ressamın “gerçekliğini” görmemizi sağlıyor.
Resimlerine bakıp geçtiğimiz insanların neler yaşadığını okuduktan sonra sanata çok daha farklı bakacak olmamız kuşkusuz. Van Gogh bir ressamdan çok daha fazlası. Hayatını okudukça bunu çok daha net görmeye başladım. En kısa zamanda hayatını tüm gerçekliğiyle ele alan romanları da yazacağım. O zamana kadar keyfini çıkarın.
Literatür Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Van Gogh. Keyifle!
Yalnız yaşayan, hep kendi seçtiği yolda ilerleyen ve büyük ölçüde kendi kendini yetiştirmiş bir ressam olan van Gogh, modern resim sanatının vazgeçilmez öncülerinden birisidir. İzlenimci sanatı özümledi ve onu kendi tarzıyla aştı. Dışavurumculuğun yolunu açan en önemli sanatçılar arasındadır.
Van Gogh, ilk altı yılı çıraklık dönemi olmak üzere, yaşamının yalnızca on yılını ressam olarak geçirmiştir. Tek bir resim satamadan sürdürdüğü başarısız ve mutsuz hayatıyla, içini kemiren kuşkuları ve olağanüstü yaratıcı gücüyle, bitmeyen çalışma saplantısıyla kendisini izleyen bütün kuşakların ilgi odağında kalmayı sürdürmektedir.
Sanatçı olarak yaşamına damgasını vuran ikilem, kabul görme isteği ile herkese hizmet eden sosyalist bir sanat yaratma çabasıydı ve bu ikilem ancak ölümüyle çözümlenmiştir. Vazoda On Dört Günebakan gibi resimleri, bugün dünyanın her tarafındaki müzayedelerde en yüksek fiyatlara satılırken, her evde de renkli röprodüksiyonları bulunur.
Van Gogh monografisini okurken, ismini çok sık duyduğunuz bir ressamın bilinmeyen bir çok yönününü de ortaya çıkarmaktadır.