Değersiz Bir Hayat Hanya Yanagihara’nın okuduğum ilk kitabıydı ve kesinlikle sonuncusu olacak. Bu sene okuduğum en kötü roman olmayı başaran kitap, beni kurgudan soğuttu diyebilirim.

Değersiz Bir Hayat dört erkek arkadaşın hayatlarını birini merkeze alarak anlatıyor. Avukat Jude, sanatçı JB, mimar Malcolm ve aktör Willem’ın hayatlarını üniversiteden itibaren takip ediyoruz ki bu dörtlü zaten orada tanışıyor. Dördü de birbirinden farklı insanlar olan bu grubun tüm olayı Jude’un derdini anlayıp, onun peşinden koşmak. Yani neredeyse… Okuyacak olanlarınız varsa (şimdiden onca vaktiniz için geçmiş olsun diyeyim) spoiler vermek istemiyorum ama Jude geçmişinde belli ki çok fena şeyler yaşamış. Ailesi ya da geçmişi hakkındaki sorulara cevap vermiyor, kendine zarar veriyor ve fakat herkes tarafından çok seviliyor. Yazar Jude’un neden bu kadar çok sevildiğinin üzerinde durmayı tercih etmemiş, okur olarak zorla kabul etmeniz gerek. Ve daha o kadar çok saçmalık var ki…
Kitap ilerledikçe Jude hakkında (nihayet) bir şeyler öğreniyoruz. Kitap daha fazla saçmalayamaz derken resmen suratıma gülercesine sen öyle san diyor ve saçmalamak üzerine nutuk çekmeye başlıyor. Geçmişini kimseyle paylaşamayan, kendine zarar veren (ve aslında daha bir sürü tuhaflığı içinde barındıran) Jude New York’un en başarılı avukatlarından biri oluveriyor. Öf! Neymiş efendim, mesleğini yaparken resmen bin aslan gücünde oluyormuş. Yok öyle bir şey! Bir karakter böyle yaratılmaz; istediğin gibi şekillendiremezsin; gerçeklik denen bir şey var! Neyse, spoiler vermemek adına daha fazlasını söylemeyeceğim.
Açıkçası bu kitabın neden bu kadar popüler olduğunu anlamak güç değil. (Zamanında Room denen kitap da çok popüler olmuştu.) Bolca vahşet, bolca acıma, karanlık ve acınası geçmişler, biraz Amerikan hayatı, trilyonlarca “özür dilerim, üzgünüm.”, milyarlarca “konuş benimle”, sanat dünyasına bir bakış, renkli oyunculuk dünyasına bir bakış, mimarlığa bir bakış, tuhaf ilişkiler, gay ilişkiler, aile, gerçeklikten kilometrelerce uzak bir ana karakter, ondan bin kat daha iyi yan karakterler… Yazar da çok kötü değil de gayet ortalama bir yazar olunca kitaplar okunuyor efendim. Eminim yakında filmi ya da dizisi de çıkar.
Okuyacak onca güzel kitap varken bu saçmalıklar abidesine zaman ayırmayın derim. İnsana hiçbir şey katmayan, üstüne bir de sinir ozan bir kitap bu. İyi kitaplarla kalın iyisi.

Doğan Kitap’tan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Değersiz Bir Hayat – Hanya Yanagihara
Üniversiteden tanışan dört erkek arkadaş: Nazik, yakışıklı ve oyunculukta kariyer yapmak isteyen Willem. Sanat dünyasına hızlı bir giriş yapmak isteyen, zeki ama bazen kalpsiz davranabilen JB. Hayallerini gerçekleştirememiş, aileden zengin mimar, Malcolm. Bu arkadaş grubunun merkezinde duran, tam bir kapalı kutu olan avukat Jude. Yıllar içinde dörtlünün dostlukları bağımlılık, şöhret ve kibirle dönüşür ve derinleşir. Üç arkadaşın karşılaştıkları en büyük zorluk, hem bedensel hem de duygusal olarak ağır yaralı arkadaşları Jude’un yanında yer almak olacaktır. Jude’un üstesinden gelemediği çocukluk travmaları tüm yaşamını etkileyecek ve dostları onu hayatta tutmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Dostluk, aşk, kalp kırıklığına dair dokunaklı, müthiş bir hikâye…
“Enfes… Bu romanı bir şaheser olarak adlandırmak hiç de mübalağa olmaz. Hatta bu kelime hafif bile kalır.” – San Francisco Chronicle –
“Harikulade… Travma ve arkadaşlık öylesine zekice ve derin bir kavrayışla ele alınıyor ki bu roman bundan sonra bu konuda yazılmış tüm romanlar için bir ölçüt olacak.” The Wall Street Journal
“Değersiz Bir Hayat başka hiçbir romana benzemiyor. Sınırı aşıyor, çizgiden dışarı taşıyor, kısaca unutulmaz.” – The Independent –
“İçinize işliyor. Yanagihara insanın davranışının en aşağı ve en yüce uç noktalarını can acıtıcı bir yoğunlukla sorgulayabilme yeteneğine sahip bir yazar.” – The Times Literary Supplement –
Bu kitap Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2019 kitaplarından biri. Siz de katılın, 2019 boyunca birbirinden enfes kadın yazarları keşfedip, onların büyüsüne kapılın. Kitaplığınızda daha çok kadın yazara yer açmanın vakti geldi!