Cicim Colette’in okuduğum ilk kitabı ve açıkçası bu zamana kadar neden okumadım diye düşünmeden edemedim. Özellikle bu kitabı nasıl oldu da kaçırdım hala aklım almıyor. Ama işte, okunacak kitaplar ömrümüzün yeteceğinden fazla olunca yapacak bir şey yok. Neyse, gelelim kitaba. Bu zamana kadar neredeyse her üçlemede zengin yaşlı erkek, onun eşi ve üçlemenin tuzu biberi genç kadın okuduk ya hep, bu kitapta durumun tam tersi var. Ellilerinde kibar ve zengin bir eski fahişe, yirmilerinin en güzel çağında yakışıklı bir genç adam ve güzel mi güzel bir genç kadın. Kafanızda oturmadı değil mi? Oturacak merak etmeyin.

Tanıtım yazısı:
Colette’in romanları, içerik ve üslup olarak, “eskimeyen” ender örneklerdendir. Yazar, Cicim’de, gene bir üçlü çevresinde insanların dünyasını keşfe çıkar. Colette’in roman dünyasında özel bir yeri olan genç kadın ile genç erkek arasındaki “aşılmaz engel”, bu kez karşımıza orta yaşlı eski bir kibar fahişe olarak çıkar. Kitap yayımlandığı zaman, hem teması ve betimlediği çevre, hem de Cicim’in kimliği üzerinde yoğunlaşan söylentiler (Cicim’in, yazarın aşk yaşadığı üvey oğlu Bernard de Jouvenal olduğu söylentileri) yüzünden dönemin okurlarını şaşırtmış ve sarsmıştır. Colette, yaşlı erkek, yaşlı kadın ve genç metresten oluşan klasik üçlüyü Cicim’de tersine çevirirken, toplumsal olduğu kadar yazınsal bir geleneği de yıkmakta ve bu yeni üçlü ilişkide insanın ruhuna ve etine bambaşka bir açıdan bakmaktadır. Bir kara sevdanın hüzünlü bir alayla anlatıldığı Cicim, bir yazarı nesiller boyu tekrar tekrar okutan yazınsal gücün de en yetkin örneklerinden biridir.
Buradan satın alın; Cicim – Colette
Bu kitapla ne içilir: Şampanya. Net. Belki rose de içilebilir eğer seviyorsanız. Bir de yanına kremalı çilek ister, çikolatalı da olabilir tabi.
Bu kitapla ne dinlenir: Biraz klasik biraz heyecanlı: Edith Piaf