Biz Hep Şatoda Yaşadık – Shirley Jackson

Biz Hep Şatoda Yaşadık Shirley Jackson’ın okuduğum ilk kitabı oldu. Sevgili Simay başta olmak üzere birçok insandan duydum bu kitabı ve nihayet Simay’ın Favorileri listesi ile okumaya karar verdim. Ekim ayı da böylesi bir kitabı okumak için hayli uygun diye düşünüyordum. Gelin görün ki kitap okumayı umduğum kitaptan fersahlarca uzaktı.

Biz Hep Şatoda Yaşadık

Jackson’ın bu kitabı ne yazık ki beklentilerimi karşılayamayan bir kitap oldu. Sanırım daha karanlık, korkunç olmasa da en azından beni biraz gerecek bir kitap bekliyordum. Sonuçta gotik edebiyatın iyi örneklerinden biri olarak bahsediliyor bu kitaptan. Elbette beklentilerimi karşılamaması iyi bir kitap olmadığı anlamına gelmiyor. Shirley Jackson’un birkaç kitabını daha okumayı planlıyorum çünkü bu kitaptaki karakterler muazzamdı. Siz okudunuz mu?

Biz Hep Şatoda Yaşadık - Shirley Jackson

Siren Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Biz Hep Şatoda Yaşadık – Shirley Jackson

Dünyadan gizlenerek yaşayan iki kız kardeş ve gölgesini geçmişten bugüne, onların üzerine düşüren gizemli bir olay… Usta yazar Shirley Jackson, bu kısa ve mücevher misali pırıl pırıl romanda ters köşelerle örülü bir öykü anlatıyor, okura tuzaklar ve yanılsamalarla dolu bir zemin sunuyor. Biz Hep Şatoda Yaşadık, inişleri ve çıkışları, anlatımdaki mahir sıçrayışlarıyla Shirley Jackson’ın dehasını ortaya koyuyor; üstelik karşılaşacağınız en tuhaf ve cazip roman kahramanlarından biriyle, Merricat ile tanışmanızı sağlıyor. Merricat, onu mahvedecek hakikatlerin karşısında hayallerinin sayesinde dimdik duruyor, ne ki bazı hayaller, kabuslarla koyun koyuna uyuyor.

Bugün Stephen King’den Neil Gaiman’a değin pek çok çağdaş yazarın ilham kaynakları arasında andığı Shirley Jackson, Amerikan Gotiği’nin klasiklerinden sayılan Biz Hep Şatoda Yaşadık ile anlatıcı olarak ustalığını gözler önüne seriyor ve kız kardeşliğe dair unutulmayacak bir metne imza atıyor. Doğada hiçbir şey yoktan var olmuyor ve sarayların enkaza, hayallerin hezeyana dönmesi için bir an yetiyor; geriye kala kala biraz toz, belki biraz da kül kalıyor. En ölümcül zehirler, tıpkı en kuvvetli tılsımlar gibi insan yüreğinde büyüyor ve hiçbir yer, ama hiçbir yer insanın evi gibi olmuyor.

Bu kitap Simay’ın Favorileri‘nden biri! 

Menüye dön