Bir Şehr-i İstanbul ki – Gökhan Akçura

Bir Şehr-i İstanbul ki yediden yetmişe tüm İstanbul aşıklarının hayranlıkla okuyacağı bir kitap. Bu güzelim şehirle ilgili öğrendiklerim beni her zaman şaşırtmayı başarıyor, o yüzden hakkında okumayı çok seviyorum. Bu kitaptan da enfes şeyler öğrendim, en çok da Maksim’i ilk açan Frederick Bruce Thomas hakkında okumak çok keyifliydi.

Bir Şehr-i İstanbul ki - Gökhan Akçura

Bir Şehr-i İstanbul ki İstanbul’un eğlence kültüründen ve İstanbulluların hoşça vakit geçirmek için neler yaptıklarından bahsediyor. Geçmişten günümüze değişen İstanbul’u da gözler önüne seriyor elbette. Mehtap alemleri hakkında okurken Boğaz’ın nasıl göründüğünü hayal etmeye çalıştım. Kim bilir nasıl güzel, nasıl masalsıydı! Bir de o festivaller nasıldı acaba? Pijamalı gece partilerinden bol çiçekli bol müzikli partilere kadar İstanbul çok yaşanılası bir yermiş!

Her İstanbul aşığının keyifle okuyacağını düşündüğüm, bol detaylı ve eğlenceli bir kitap bu. Kitaplığınızda bulunsun derim. Keyifle!

Oğlak Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Bir Şehr-i İstanbul ki – Gökhan Akçura

İstanbul hep kendi bildiğini okumuş okumasına da, her kuşaktan, her milletten İstanbullular kendilerince bir şekil vermeye çalışmışlar ona. Ne kadar becerebilmişler orası tartışmalı… Ama denemişler en azından. Örneğin terbiye etmek istemişler, Saygısızlıkla Savaş Derneği kurmuşlar. İstanbul terbiyeli, saygılı olmuş mu bilinmez ama Kırk Gün Gece festivalleriyle vur patlasın çal oynasın eğlenmiş. 

Bugün İstanbullular akın akın sahil kasabalarına gidiyorlar ama bir zamanlar şehirde birçok plaj varmış. Üstelik yine de yetersiz bulunup gazeteler daha fazlası açılsın diye yazıp durmuş. İstanbullular sayfiyeye de pek düşkünmüş.

İlla ki zamanı, mevsimi gelince Boğaz’ın köylerine, Bostancı’ya, Fenerbahçe’ye göçerlermiş. Mehtap âlemleri de ayrı bir keyifmiş. Sayısız kayık izlermiş hanendelerin kayıklarını Boğaz’da… Sadece Boğaz mı, Beyoğlu da bir başka dünyaymış. Tiyatro salonları, gece kulüpleri, kabareler… Bin bir renkli bu dünyada yok yokmuş. Bir de zenci bir Rus’umuz varmış, ilk Maksim’i de zaten o açmış. Ama İstanbul sayısız duraklarda soluklanıp yoluna devam ederken, tarihi sinema ve tiyatro salonları yıkılmış, Şan Tiyatrosu yanmış…

Bir Şehr-i İstanbul ki… adlı kitapta İstanbul’un uzun ve canlı öyküsünün en eğlenceli duraklarına uğrayıp oraların en renkli simalarıyla tanışacaksınız. Zaman zaman kıymetini bilmediklerimiz içinizi sızlatacak elbette.

Oğlak Yayınları olarak yakın tarihimizin arkeoloğu Gökhan Akçura’yla birlikte İstanbul’un neşeli hayatına çıktığımız bu yolculuğun sizi de eğlendireceğine eminiz.

Bu kitap Oğlak Yayınları ve Ruhu Doyuran Kitaplar’dan biri. Siz de bu okuma projesinde bana katılın; edebiyatın ve yemek kültürünün hayatımıza neler kattığını birlikte keşfedip keyfini çıkaralım.

Menüye dön