Bir Kutup Ayısının Anıları Yoko Tawada’nın okuduğum ilk kitabı ancak sanırım son kitabı olacak. Kitap kulübümün büyük heyecanla seçtiği kitap ne yazık ki beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Uzun zamandır bu kadar dağınık bir metin okumamıştım; okumaktan zevk almak bir yana, resmen çalışıyor gibi hissettim. Tawada ne yazık ki beni yoran ve yorduğuna değmeyen bir yazar oldu.

Bir Kutup Ayısının Anıları üç nesil kutup ayısının hikayelerini anlatıyor. Ancak hikayede o kadar çok kafa karıştıran unsur var ki kitaptan ne gibi bir anlam çıkaracağımı şaşırdım. İlk bölümdeki kutup ayısı konuşabiliyor, yazabiliyor, hatta otobiyografisini yazıyor ve bu otobiyografi bir denizaslanı tarafından basılıyor. Ancak ikinci kutup ayısı Tosca yazmayı bırakın konuşamıyor bile. Birden bire bu dünya nasıl değişiyor? Yayınevi sahibi denizaslanları olan bir dünyada üçüncü ayı neden hayvanat bahçesinde kalıyor? Hadi diyelim ki bunların hiçbir önemi yok; kitabın mesajına odaklanalım. Odaklanalım ama ortada bir mesaj da yok. Ya da metnin onca dağınıklığında ben mesajı kaçırmış olabilirim. Ve açıkçası bir yerden sonra konuyu da ayıları da hiç umursamadığımı fark ettim.
YaniBir Kutup Ayısının Anıları insanımsı kutup ayıları aracılığıyla göçmenlerin deneyimlerinden bahsediyordu da ben mi anlamadım? Kimse mi anlamadı? Sanmam. Knut’tan yola çıkıp küresel ısınma ve çevre sorunları üzerine yazılmış olsaydı bu kitap keşke.
2006 yılında Berlin Hayvanat Bahçesi’nde üne kavuşan Knut adlı kutup ayısından yola çıkarak yazmış bu kitabı Tawada. Knut annesi tarafından reddedilince hayvanat bahçesi çalışanları tarafından büyütülüyor. Bir süre sonra dünya çapında üne kavuşuyor ve hayvanat bahçesine iyi paralar kazandırıyor. Hatta Knut’un babası Lars adlı kutup ayısının sahibi Knut’un ününden faydalanmak istiyor ve kurumlara kazandırdığı paradan pay istiyor. Bu esnada Knut küresel ısınmadan hayvan haklarına kadar birçok tartışmaya konu oluyor; hakkında kitaplar yazılıyor, filmler çekiliyor. Knut dört yaşındayken ölüyor ve tantana sona eriyor. Başından sonuna hüzünlü ve korkunç bir gerçek hikaye var ortada. Ve benBir Kutup Ayısının Anıları yerine keşke sadece Knut‘un hikayesini okusaydım diye düşünüyorum.
Bir Kutup Ayısının Anıları’nı ben İngilizce çevirisinden okudum, Türkçe çevirisi nasıldır hiçbir fikrim yok ancak Siren Yayınları’ndan çıktığı için hayli özenli olduğuna eminim.
Siren Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Bir Kutup Ayısının Anıları – Yoko Tawada
Ödüllü yazar Yoko Tawada’dan buluşlarıyla benzersiz, yaratıcılığıyla ilham veren bir roman: Bir Kutup Ayısının Anıları. Tawada, düş ile gerçeği ustalıkla iç içe geçiren bu metinde üç kuşak kutup ayısının yaşamlarına bakarak ironiden nasibini fazlasıyla almış, alternatif bir Avrupa resmi çiziyor. Kiev’de yaşayan bir kutup ayısı, yazının sağaltıcı gücünü keşfediyor ve sansürden sürgüne varan insanlık marifetleriyle tanışıyor; Doğu Almanya’da gösteri yapan bir kutup ayısı, bir kadına âşık olup ilk öpücüğünü tadıyor; Berlin Hayvanat Bahçesi’nde dünyanın en meşhur kutup ayısı bebek Knut, ilk adımlarını atıyor ve Bir Kutup Ayısının Anıları, bir otobiyografinin nasıl yazıldığını anlatıyor.
Kuzey Kutbu’nun ıssız ufuklarından parlak sirk ışıklarına, eski Sovyetler Birliği’nden yeni Berlin’e uzanan bir roman bu; eli kalem tutan üç kuşak kutup ayısının sayfalarında özgürce gezindiği, yazının tüm olanak ve olasılıklarını zarafetle irdeleyen bir roman.
Gerçeküstü olanı şaşılacak bir hakikat duygusuyla kuşatan, Kafka ve Bulgakov’un klasiklerine göndermeler yapan Bir Kutup Ayısının Anıları, yazının sonsuz olanaklarını gözler önüne seriyor. Karşınızda: Buz gibi güzel, kalem kadar keskin ve bir kar tanesi kadar eşsiz bir metin.
Yoko Tawada
1960 yılında Tokyo’da dünyaya geldi. Rus edebiyatı alanında üniversite eğitimi gören Tawada, seksenli yıllarda Hamburg’a yerleşti ve Alman edebiyatı bölümünde doktorasını tamamladı. Yazarlık kariyeri, Almanca-Japonca çift dilli bir edisyonla yayımladığı şiirleriyle başladı. Yayımlanan ilk düzyazı metni Kakato o nakushite (Kayıp Topuklar) adlı novella oldu ve Tawada, 1991 yılında Gunzo Yeni Yazar Ödülü’ne layık görüldü. Bir sonraki metni Inu muko iri, Akutagawa Ödülü’nü aldı ve çok sonraları, 2012 yılında İngilizce olarak yayımlandı. Edebiyata Japonca eserlerle adım atan yazar, 2004 yılında Das nackte Auge (Çıplak Göz) adlı romanını hem Almanca hem Japonca kaleme almıştır. Tawada, 2005 yılında Alman kültürüne katkılarından ötürü Goethe Madalyası’na layık bulunmuştur.

Paul Celan ve Franz Kafka’dan etkilendiğini belirten Yoko Tawada, çift dilli yazın hayatında dili “yapay ve efsunlu” bir olgu olarak ele alıyor ve sıklıkla hayaller ve gerçekler, yerliler ve yabancılar, öncesi ve sonrası arasındaki sınır bölgelerini irdeliyor. Berlin Hayvanat Bahçesi’nin “meşhur” kutup ayısı sakini Knut’un hikâyesinden ilhamla kaleme aldığı Bir Kutup Ayısının Anıları, Japonya’da Noma ve Yomiuri Ödülleri’ni almış, İngilizce edisyonuyla Warwick Ödülü’ne layık görülmüştür.
Tawada, Almanya’da aralarında Erlanger Ödülü, Adelbert von Chamisso Ödülü ve Kleist Ödülü gibi prestijli ödülleri almasının yanı sıra Alman diline katkılarından ötürü Carl Zuckmayer Madalyası’na layık bulunmuştur. Bir Kutup Ayısının Anıları yenilikçi ve sade dili, türcülüğe zemin tanımayan üslubu ve Avrupa tarihine ait belli kesitleri alışılmadık bir mizah ve keskin bir bakış açısıyla arka plana yerleştirmesiyle son yılların en özgün eserlerinden biri olarak anılmaktadır.
Tawada, 2018 yılında çeviri edebiyat alanında ilk defa verilen Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’nün sahibi olmuştur. Yoko Tawada, 2006 yılından beri Berlin’de yaşamaktadır.
Bu kitap Japon Edebiyatı – Bir Ülkeyi Kitaplardan Tanımak projesi kitaplarından biri. Siz de Japon edebiyatı ile daha fazla haşır neşir olmak isterseniz beklerim!