Benim Paris’im, o güzelim şehir Paris’i çok farklı bir şekilde ele alan, samimi mi samimi bir kitap. Cüneyt Ayral’ın yemek kitaplarından sonra bir de anı kitabını okuyunca yazarla sanki eski bir dostummuş gibi konuştum sürekli. Paris’te onunla gezdim durdum, önerdiği restoranlarda, kafelerde, sokaklarda şenlendim ve nerede ilginç bir şey varsa neredeyse hepsini yakaladım.
Benim Paris’im, özellikle Paris’e yolu düşecek olanların muhakkak okuması gereken bir kitap. Gidilecek yerler listenizde Paris bulunuyorsa alın bu kitabı, okuyun ve içinde kaybolun. Bu yalnızlıklar şehrinde Türkler ve diğer milletlerden olan insanlar nasıl yaşıyor bir dinleyin. Sonra Cüneyt Ayral sizi sidik kokan sokaklardan grafiti dolu sokaklara taşısın. Ah bir de Paris’in o ilginç gece hayatına bakmadan da olmaz elbette. Bildiğiniz gezi kitaplarından değil bu. Hoş zaten bir gezi kitabı da değil, bir anı kitabı ancak Paris’i çok güzel anlatıyor. Paris’in sizi yavaş yavaş yalnız bırakmasına, biraz tüketmesine rağmen her fırsatta nasıl kendine bağladığını okudukça bu güzel şehri daha çok merak edeceksiniz. Bir de kitabın sonlarına doğru Cüneyt Ayral’ın Paris’te tanıştığı Ahmet Öre’nin çok keyifli bir yazısı var; gözünüz ve aklınız hep dışarıdaysa çok hoşunuza gidecek. Çok hoş bir anı kitabı bu. Paris’le ilginiz olsun olmasın muhakkak göz atın derim. Keyifle!
Oğlak Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda:
“Bu kitabı okurken yalnızca iştihanız kabarmayacak, aynı zamanda yazarın ironisiyle de tanışacak, Paris’i onun rehberliğinde adım adım, en kuytu köşelerine varıncaya dek dolaşacaksınız.
Dolaşırken de beklenmedik sürprizlerle karşılaşacaksınız. Bu kitap sizi Paris’in geçmişinden, tarihsel yapılarından çok, günlük yaşamı ve eğlence yerleri hakkında bilgi sahibi kılacak.
Bu yerlerin arasında adresi yazarda saklı eş değiştirme ve sado-mazo kulüplerinin de olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Her turist rehberinde bulamayacağınız bu tür yerlerin havasını solumak, bana sorarsanız, özel bir ayrıcalık.
Hele muhafazakarlığın alıp yürüdüğü, cinsel özgürlüğün de bir erdem olabileceğinin, en azından hoşgörüyle bakılması gerektiğinin unutulduğu günümüzde.”
Nedim Gürsel’in önsözünden.
Bu kitap Oğlak Yayınları ve Ruhu Doyuran Kitaplar‘dan biri. Siz de bu okuma projesinde bana katılın; edebiyatın ve yemek kültürünün hayatımıza neler kattığını birlikte keşfedip keyfini çıkaralım.
Kitabı satın almak için de aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz:
