Benim Hüzünlü Orospularım – Gabriel Garcia Marquez

Benim Hüzünlü Orospularım Gabriel Garcia Marquez’in okuduğum ikinci kitabı. İlk kitabı ise yıllar önce okuduğum Yüzyıllık Yalnızk’tı. Yüzyıllık Yalnızlık’ta aradığımı bulamayınca (ne arıyorsam o zamanlar emin değilim) Marquez’i bir daha elime almadım. Geçtiğimiz sene onu kaybettiğimizde birkaç kitabını okumak istediysem de vakit bulamamıştım. Benim Hüzünlü Orospularım yazarı biraz daha tanımamı ve ona biraz sempati duymamı sağladı. Nihayet!

Benim Hüzünlü Orospularım - gabriel garcia marquez

Benim Hüzünlü Orospularım ve Ön Yargılar

Doksan yaşında bir insanın hayatını dinlemek gerçekten inanılmaz bir durum. Konu ne olursa olsun hayat deneyimiyle dolmuş taşmış bir insan demek sonuçta doksan yaşında bir insan. Kaldı ki Benim Hüzünlü Orospularım doksan yaşında anca aşık olmaya adım atan bir insanı anlatıyor. Anlayacağınız konu hayli ilgi çekici. Kitabı okuyup da eleştirenlerin, konuyu ve karakteri sığ bulanların çok olduğunu biliyorum. Hatta kitabı sadece reşit olmayan kızların genelevlerde çalıştırılması ve yaşına başına bakmadan hala sevişmekten başka derdi olmayan bir adamın hikayesi olarak okuyanlar olduğunu da fark ettim. Buna hayli şaşırmadan edemedim doğrusu. Benim Hüzünlü Orospularım biri doksan yaşında bir adam ve diğeri on dört yaşında bir kızı içerse de inanın orospu kelimesinin çağrıştırdıklarından fazlasını bir çırpıda anlatan bir roman. Kimseyi dinlemeden, ön yargısız bir şekilde okuyun derim.

gabriel garcia marquez

Aşık olarak düzüşme zevkini denemeden ölmeye kalkma sakın.
-Gabriel Garcia Marquez

Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Gabriel Garcia Marquez – Benim Hüzünlü Orospularım

1982 Nobel Edebiyat Ödülü’nü de almış olan Gabriel Garcia Marquez’in, dünyanın en büyük yazarlarından biri olduğunu herkes biliyor. Yazdığı son romanı Benim Hüzünlü Orospularım’la yine dünya kitap dünyasının doruğuna oturdu. Yazar, bu kez, doksanını bulmuş çok yaşlı bir gazete köşe yazarının ağzından müthiş bir aşk serüvenini dile getiriyor. Son yılların en güzel aşk romanlarından biri. Büyülü Gerçekçilik akımının yaratıcısı bu büyük ustadan büyüleyici bir roman daha. Kolombiyalı yazar, bu kitapta 90 yaşındaki bir adamla 14 yaşında bir yeniyetmenin ilişkisini anlatıyor…

“Doksanıncı yaşımda, kendime bakire bir yeniyetmeyle çılgınca bir aşk gecesi armağan etmek istedim. Aklıma Rosa Cabarcas geldi, hani şu gizli genelevinde eline bir yenilik geçtiğinde hatırlı müşterilerine haber veren kadın. Daha önce öyle şeylere ya da onun baştan çıkarıcı müstehcen önerilerinin hiçbirine asla kapılmamıştım ama benim ilke sahibi biri olduğuma hiç inanmazdı o. Ahlâk da bir zaman sorunudur, derdi, yüzünde hınzır bir gülümsemeyle, görürsün bak…

Menüye dön