Behçet Çelik ilk kez okuduğum bir yazar. Her yeni yazarda olduğu gibi Behçet Çelik’te de bir yabancının çekiciliği ile karşılaştım. Her öyküsünde biraz daha yakınlaştığımızı hissetiysem de aslında ona değil, kendime yakınlaşmıştım. İnsanı kendi anlarına götüren bir yazar Çelik.
Kaldığımız Yer adlı son öykü kitabında neredeyse her öyküde kendinizden bir parça, bir “an” bulacaksınız. İster akrabalardan sıkıldığınız; kendi odanızı, kendi yerinizi aradığınız bir an olsun ister başkalarına yerli yersiz imrendiğiniz anlarda, yazarın hepimizin yaşadığı bu anları anlatışına hayran kalacaksınız. Sonra “Lori… Lori…” başlıklı bir öyküsünü okuyacak; öykünün sonuna geldiğinizde dayak yemişten betere dönecek; küfür bile edemeyecek; içinizdeki siniri, hüznü, çaresizliği bir arada yaşayacak ve bir süre öyle kalacaksınız. Öyle güzel yanacak ki içiniz, öyle de güzel anlayacaksınız ki…
Behçet Çelik hakkında
Behçet Çelik, 1968 yılında Adana’da doğmuş, modern yazarlarımızdan biri. Öykü ve romanları bulunan yazar 2008 yılında Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, 2011 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü kazanmış. Daha önce okumadıysanız en az bir öykü kitabını okumanızı öneririm. İnsana hem çok tanıdık gelen hem de yabancıladıklarını yakınlaştıran bir tarafı var ki sanırım en çok ona tutulacaksınız. İstanbul Art News Nisan sayısında da yazarla söyleşi yapıldığını belirteyim. Kaldığımız Yer’i ondan dinlemek isterseniz kaçırmayın. Keyifle!
Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Behçet Çelik – Kaldığımız Yer
Savaş mavaş değil dostum, apaçık yeryüzünden silmeye azmetmişler. Dertleri de din falan değil, hâkimiyet, güç kazanmak… Güç işte, Allah’ın belası güç! Bir gün nasılsa durulur ortalık, sakinleşir. Ölenler öldükleriyle kalır, o âna kadar ne elde etmişlerse; stratejik konum, mal mülk, zenginlik, liderlik… Onların üzerinden geleceklerini bina ederler.
Behçet Çelik, yeni öykü kitabı Kaldığımız Yer’de yaşadığımız çevrenin, coğrafyanın, günlük hayatta girdiğimiz ilişkilerin, yorgun, soru sormaktan yılmış ruh halimizin fotoğraflarını çekiyor. Geçmişin acıları, o acıları yaşayanlar, “buraları” terk etmiş olanlar, seslerini, bakışlarını bize ulaştırmaya devam ediyorlar. Çünkü kaldığımız yer, bir araf değildir; konuşup hesaplaşamadığımız sürece bizi almayacak, karşıya geçirmeyecek bir acılar köprüsüdür. Behçet Çelik’in her zamanki incelikli üslubu ve güzel Türkçesiyle…